Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Enfal’i unutmayın!

Değerli okuyucular -Bağımsızlık Gündemi- röportajlarımız devam ediyor. Kürdistan´ın bağımsızlığı ve Kürtlerin birliği nasıl
sağlanır, Kürtler arasındaki çatışmalar nasıl sona erer sorularını bu kez bağımsızlık için Sn. Dr. İsmail Beşikçi’ye sorduk.

VengMa: Güney Kürdistan da Kürdistan toprakları IŞİD’ten kurtarıldı, Kürtler bundan sonra ne yapmalı dır?

Dr:İsmail Beşikçi: Kürdler, bağımsızlığın yolunu açacak girişimlere hemen başlamalıdır. Referandumun tarihinin ilan edilmesi önemlidir. Yaklaşık tarih değil, günüyle, ayıyla, senesiyle belirlenmiş bir tarih…

VengMa : Bağımsızlık zamanı mıdır?

Dr.İsmail Beşikçi: Bu yanlış bir sorudur. Bütün ulusal ve demokratik hakları gasp edilmiş, tarih boyunca soykırımlarla karşılaşan, bölünmüş, parçalanmış, paylaşılmış bir ulusun, ülkenin, koşullar elverişli bir hale geldiği zaman bağımsızlık düşünmemesi aklın alacağı bir durum değil. Süleymaniye Merkez Güvenlik Karargahı’nı, Enfal’i … hiç unutmamak gerekir.

VengMa: Bağımsızlık ilan etmeye Kürt örgütleri mi hazır değil dünya devleri mi karşıdır?

Dr.İsmail Beşikçi: 15-16 Ocak 2017 günlerinde, Duhok’da Amerikan Üniversitesi’nde, Kürdistan’ın Bağımsızlığı, Olanaklar, Engeller konulu bir sempozyum yapıldı. Burada, ABD’nin eski Bağdat Büyükelçisi, Salman Halilzad, Fransa Eski Dışişleri Bakanı Bernard Kushner, Irak-Kürd İlişkileri Üzerinde birçok kitabı olan, eski ABD Büyükelçisi Peter Gabriel birer konuşma yaptılar. Kürdlere, bağımsızlığı düşünmelerini, bağımsızlık ilan etmelerini söylediler. Sempozyumda, başka konuşmacılar, örneğin, İsrail’de gelen Prof. Ofra Bengio’da Kürdistan’ın bağımsızlığını dile getirdi. Bu diplomatları, 2013’de Paris’te başka bir sempozyumda yine dinlemiştim. O zaman böyle açık düşünceleri yoktu. Bu Uluslar arası Anti-Kürd Nizam’ın, artık, hükümsüz kaldığını göstermektedir. Uluslar arası Anti-Kürd Nizam’ın hükümsüz kalmasıyla, Yakındoğu’daki Ortadoğu’daki Bölgesel Anti-Kürd Nizam’ın da eski gücünü kaybettiği görülmektedir. 1996-1997 yıllarını düşünelim. Irak’a Komşu Devletler Toplantısı neydi. Kürdlerin temsil edilmediği bu toplantılarda, Kürdlerin sesini soluğunu kesmek için kararlar alınıyordu. Artık, böyle toplantılar olamıyor.
Ama, günümüzde, yeni bir Uluslar arası Anti-Kürd Nizam’ın oluşturulmaya çalışıldığını görüyoruz. Bu, Kürdlerin Kürdlerle karşı karşı getirmeye çalıştığı Uluslar arası Anti Kürd Nizam’dır. Bu, Goran, PKK, YNK’nin bir kısmı tarafından, bazı İslami partiler tarafından, ‘Bağımsı Kürdistan İstemiyoruz’ şeklinde ifade edilmektedir. Irak’ın birliğini savunuyoruz, Suriye’nin birliğini savunuyoruz, İran’ın birliğini savunuyoruz, Türkiye’nin birliğini savunuyoruz … Şeklinde ifade edilmektedir. Aslında bağımsız devlet istememek, hiçbir şey istememek demektir.

Çünkü, bağımsız Kürd devleti’ne karşı olanlar, aslında, Irak, Suriye, İran, Türkiye gibi devletlerdir. Bu örgütler, partiler de Bağımsız Kürdistan istememekle bu devletlerin çıkarlarını dile getirmektedir, korumaktadır. Örneğin, ortak vatan anlayışı, tek vatan, tek devlet, tek millet, tek bayrak… Anlayışının başka türlü bir ifadesidir.
Yeni oluşturulmaya çalışılan Uluslar arası Anti-Kürd Nizama, şüphesi bu devletler de dahildir. Goran’ın, PKK/KCK’nin, Kürdlerin, Kürdistan’nın hasmı Haşdi Şabi’yi, Kürdistan’da örgütlemeye çalışmaları bu Nizam’ın başka bir görünümüdür.

VengMa: Suriye Kurdistanı ile Güney Kurdistan neden birlik konusunu tartışmıyor?

Dr.İsmail Beşikçi: Kürdlerin/Kürdistan’ın, bölünmesinin, parçalanmasının önemli bir sonucu da coğrafyanın yanında, örgütlerin, siyasal partilerin de bu devletlerin çıkarlarına göre, bölünmüş olmasıdır. Kürdler arasında, birlik, bütünlük, ancak, yüksek Kürd, Kürdistan bilincinin oluşmasıyla meydana gelir. Böyle bir bilincin oluşmasıyla, örgütler, partiler, kendi örgüt parti çıkarlarını değil, Kürdistan’ın, Kürdlerin genel çıkarlarını savunurlar. O zaman, kendi örgüt, parti, çıkarlarını, Kürdlerin, Kürdistan’ın genel çıkarları budur, diye dayatmazlar. Gerilla mücadelesinin, Kürdistan bilinci, Kürd ulus bilinci, Kürd dil bilinci yaratması beklenirdi. Ama bu olmadı. Kürdleri, Kürdistan’ı müştereken baskı altında tutan devletlerin birliği, bütünlüğü daha ön planda tutuluyor.

VengMa: Güney Kürtleri Erbil Süleymaniye ekseninde bölündüler mi?

Dr. İsmail Beşikçi: Fiili olarak böyle bir bölünme var gibi görülüyor. Bu durumun aşılması, ancak, yüksek Kürd/Kürdistan bilincinin oluşturulmasıyla gerçekleşir. Peşmerge de uzun yıllar savaşmış bir örgüt. Böyle bir bilinç yaratamaması şaşırtıcıdır. Süleymaniye Merkez Güvenlik Karargahı’nın böyle bir bilinç yaratamamış olması şaşırtıcıdır. Hegel (1770-1831) Tarih Felsefesi çalışmasında, devletlerin tarihden ders almadıklarını vurgular. Bu örgütler, siyasal partiler için de böyledir. Kürdlerin/Kürdistan’ın olumsuz durumu bu görüşü daha çok doğrulamaktadır. Buna rağmen Kürdler’e geçmişi sık sık hatırlatmak, önemli olmalıdır.

Federal bir Kürdistan düşünülebilir. Federal Kürdistan’da, Hewler merkezli, Süleymaniye merkezli Federe yalpılar üzerinde durulabilir. Federe yapılar, federal Kürdsitan’da bir arada yaşayabilir.

VengMa: Ä°ran ile Türkiye”nin Süleymaniye Erbil bölünmesinde rolleri var mı?

Dr.İsmail Beşikçi: Elbette var. Ama, tarihsel geçmişe kısaca bakmakta yarar var. 1920’ler, Milletler Cemiyeti … Kürdlerin, Kürdistan’ın, dönemin iki emperyal gücü İngiltere ve Fransa ve Yakındoğu’nun, Ortadoğu’nun, iki köklü devleti tarafından, bölünmesi, parçalanması, paylaşılması … Dış dinamiklerin egemen olduğu bir dönem. İç dinamiklerin parçalandığı, yok edildiği bir dönem… Kanımca bu İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına kadar sürdü. Bu dönemde, 1920’lerde, Yakındoğu’da, Ortadoğu’da bir statüko kuruldu, bu statüko Kürdlere bir statü vermedi. 1945 de kurulan Birleşmiş Milletler bu durumu aynen sürdürdü. Sömürge çok alt düzeyde de olsa bir statüdür. ‘Mozambik, Portekiz’in sömürgesi’ denir. Burada, sınırları önceden çizilmiş bir ülke vardır. Bu ülkeyi, kendi çıkarlarına göre Portekiz yönetmektedir. Kürdistan için böyle bir önerme kurabiliyor muyuz? Kürdistan sömürge bile değildir.

Daha sonraları, 1960’larda, bölge devletlerinin, Kürdleri, Kürdistan’ı müştereken yöneten devletlerin hegemonyaları gelişti, belirleyici olmaya başladı. Bunun da 2016’lara kadar sürdüğü söylenebilir. 2016’da, ABD’de, Trump’ın yönetime gelmesi, ABD’nin Rusya ve Yakındoğu, Ortadoğu politikasında önemli bir değişiklik oldu. ABD’nin, Rusya ile çatışarak değil, işbirliği yaparak, dünya sorunlarını halletmeye çalışması, Yakındoğu’da, Ortadoğu’da kendini gösterdi. Kanımca bu süreç, bölge devletleri, İran,Türkiye, Irak, Suriye gibi devletlerin Kürdistan üzerindeki etkilerini sınırlayacak, azaltacak … Bu Kürdlerin,Kürdistan’ın yolunu açan bir durum.Kürdlerin geleceği bakımından olumlu bir durum…

Bu çerçevede, Türkiye’nin, Yakındoğu’daki, Ortadoğu’daki durumuna da bakmak gerekiyor. 20-25 yıl önce, Türkiye’nin terör dediğine, Avrupa, ABD vs. bütün dünya terör diyordu. Bugün böyle değil. Örneğin, Türkiye, Rakka’da, ABD’ye ‘benimle işbirliği yap, PYD’yi bırak diyor. PYD’nin silahlandırılmasına karşı çıkıyor. ABD ısrarla PYD diyor. Türkiye’yi dinlemiyor. Türkiye el-Bab’dan sonra, Afrin’e saldırıyı gündeme almaya çalışıyor. Ama Rusya bunu engellemek için, Afrin’de üsler kurma çabasına giriyor. Türkiye, yine, el-Bab’dan sonra ‘Hedef Membiç’dir, diyor. ABD askerleri Membiç’de görünmeye başlıyor. Türkiye’nin, Yakındoğu’daki, Ortadoğu’daki bu durumu, kanımca, bölgede gelişen önemli bir süreçtir.

VengMa:  Şengal krizinin gerçek nedenleri nedir sizce?

Dr.İsmail Beşikçi: Şengal, Kürdistan toprağıdır. Saddam Hüseyin, 1970’lerde, Şengal’in nüfus yapısını değiştirmek, için büyük operasyonlar yaptı. Ezidi Kürdlerin köylerini yaktı, yıktı, köy-kent adında yeni büyük köyler kurdu. Ezidileri bu köy-kentlerde topladı. Ezidi Kürdler arasına Arapları yerleştirme, Saddam Hüseyin’in önemli bir politikası oldu.
Kürdleri Kürdistan’dan koparıp Arap çöllerine sürmek, boÅŸalan alanlara Arapları yerleÅŸtirmek, gerek Irak’ta gerek Suriye’de, Baas Partisi’nin önemli bir politikasıydı. Baas Partisi’nin üç önemli sloganı vardı. Birlik, Özgürlük, Bağımsızlık … Birlik, Basra Körfezi’nden, Fas’a kadar bütün Arap topraklarını birleÅŸtirmek, büyük bir Arap devleti kurmak anlamına geliyordu. Ama Baas anlayışı, Kürdistan topraklarını da Arap Anavatanı olarak deÄŸerlendiriyordu. Güney Kürdistan’ı,BaÅŸur’u, Güneybatı Kürdistan’ı, Rojava’yı, Arap toprakları olarak deÄŸerlendiriyordu.1960’larda, 1970’lerde, Kürdistan Demokrat Partisi’nin, Mele Mustafa Barzani’nin, BaÄŸdat’la önemli anlaÅŸmazlıklarından biri buydu. Kürdler, Kürdistan’ın ayrı bir ülke, Kürdlerin, Araplardan ayrı bir millet olduÄŸunu vurguluyorlardı. PKK/KCK’nin Åžengal’de bulunması, Åžengal’i, Kürdistan’dan koparıp, BaÄŸdat’a baÄŸlama çabasıdır. PKK/KCK’nin kurduÄŸu YBŞ’nin Kürdlerin hasmı olan HaÅŸdi Åžabi ile iliÅŸki içinde olduÄŸu, HaÅŸdi Åžabi’den dolayısıyla BaÄŸdat’dan’dan maaÅŸ  aldığı biliniyor. Bu, Kürdlerin, Kürdlere karşı kuduÄŸu, anti-Kürd Uluslararası Nizam’ın farklı bir görünümüdür. Åžengal, Kürdistan’a baÄŸlı özerk bir bölge olarak…

VengMa: Güney’de ki güçlerin bir araya gelmesi, ve sorunları kendi aralarında çözmesi mümkün mü?

Dr.İsmail Beşikçi: Bu soru, bana şu olayı hatırlattı. Yıl 1998. Kürd liderleri, Kürdistan Demokrat Partisi Başkanı Mesut Barzani ve Kürdistan Yurtseverler Birliği Başkanı Celal Talabani, ABD’de Washington’da, ABD Dışişleri Bakanı Madlaine Allbraght tarafından barıştırılıyor.
Madlaine Allbraght’ın, ‘hadi birbirinizle tokalaşın’ direktifi
Bu sırada, Allbraght’ın elleriyle, kollarıyla yaptığı işaret yüreklerden silinemez. Burada, Kürdleri rahatsız eden, inciten bir durum yok mu? Hewler-Süleymaniye arası, diyelim 300 km. Bu görüşme, bu barışma, neden Kürdistan’da olamıyor, Küdistan’dan binlerce, binlerce km. uzaklıkta, ABD’de, Washington’da oluyor? ABD direktifiyle oluyor? Burada, Kürdleri rahatsız eden bir durum yok mu?
VengMa: Sn. Barzani’nin Irak hükümetine tehditvari Kürdistan’ın bağımsızlığını dayatacağını söylemesi doÄŸru buluyor musunuz ?

Dr. İsmail Beşikçi: Bunu çok yanlış buluyorum. Kürdistan, Kürdlerin doğal hakkı olduğu için savunulmalıdır. Kürdistan, Kürdlerin, Kürd olmaktan, Kürd toplumu olmaktan, Kürd ulusu olmaktan doğan bir hak olduğu için savunulmalıdır. ‘Maliki başbakan olursa Kürdistan’ın bağımsızlığını ilan ederim’ sözü yanlıştır. Bu söz tehdit içermektedir. Maliki ile başka söylemlerle mücadele edilmelidir.

VengMa: OrtadoÄŸu’da hiç bir ülke referandumla bağımsızlığını, ulusal haklarını elde etmedi, Kürtler için referandum neden gerekli?

Dr. İsmail Beşikçi: Kürdler, uzun süredir, bağımsızlık konusunu, dillendiriyor. ABD, de, Başbakan Haydar İbadi ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi Dış İlişkiler Başkanı Felah Mustafa arasında yapılan görüşmelerde de konuşuldu.Bu, güçle ilgili bir durumdur. Örneğin, Saddam Hüseyin dönemi gibi, Irak’ın güçlü, Kürdlerin çok zayıf olduğu bir dönemde, Kürdler böyle bir öneriyi dile getiremezlerdi. Kürdler artık belirli bir güç sahibidir. Bu tür öneriler dile getirebiliyorlar.
Kanımca, referandum, hem Irak içinde hem uluslararası bir meşruiyet elde etmek için gereklidir

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

18 − 11 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla