Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Türkçe bilmediği için öldürüldü

Hüsniye Kıllı/ Size bu yazımda, aynı koğuşta kalan bir arkadaşının Mardin’li “Mehmet Emin Dayı”nın katledilmesi ile ilgili tanıklığını aktaracağım.

“Mehmet Emin dayı Mardin Nusabin’liydi. Kısa boylu, esmer, zayıf, 35 yaşlarında hepimizden yaşça büyüktü.Okuma yazması yok, siyesetle de alakalı olmayan onurlu, mert, yiğit bir Kürt köylüsüydü. İçimizde tek tük evli olanlardan biriydi yanılmıyorsam, 4 tane de çocuğu vardı. Mehmet Emin dayı, iki sene olan askerliği Türkçe bilmediği, askerlik süresince de öğrenemediği için askeriliği 4 senede zarzor bitirmişti. Koğuşta kısaca Mehmet Emin dayıya, “Emin Dayı” diyorduk.

Emin dayının tarlasında geçen petrol boru hattına sabotaj yapılmış, petrol boru hattı kendi tarlasında geçtiği için sabotajdan sorumlu tutulmuş, tutuklanıp 5 Nolu’ya getirilmişti.
Emin dayı petrol boru hattına sabotaj yapmaktan yargılanıyordu.
Daha sonra sabotajı yapanlar yakalanıp itiraf etmişlerdi. Hürriyet gazetesi, o zaman sabotaj yapanlarla ilgili fotoğraflı uzun ve detayli bir yazı yayınlamıştı. Ama Sabotajı yapanların yakalanıp itiraf etmeleri Emin Dayi için hiç bir şey değistirmedi, Emin dayının Kürt olması yeterliydi.

Emin dayıya tutuklu öğretmenlerden birini belirlediler ve bir haftada hem Türkçe öğreneceksin, hem de 52 tane ırkçı marşı ezberleyeceksin, “eğer Türkçe öğrenip bu marşları ezberleyemezsen, kendini ölü bil!” dediler.

Bir hafta sonra bizi havalandırmaya çıkardılar, gardiyan önce “Türkiye’nin başkenti neresidir?” diye bir soru sordu. Emin dayı biraz düşündü, “Madin komutan” deyiverdi. Gardiyan “siktir lan! Şimdi de Mardin’i başımıza başkent yapacaksınız” dedi. Emin dayı, gardiyanın kendisine nereli olduğunu sorduğunu sanmıştı!

Daha sonra uzun boylu, sarışın, İstanbul’lu, göçmen olduğunu tahmin ettiğimiz gardiyan, dayıya şimdi hatırlayamadığım bir marşı okumasını istedi. Emin dayı okuyamadı. Gardiyan Emin dayının karnını askeri postalıyla tekmelemeye başladi, her tekmede Emin dayı sırt üstü yere düştü, her düşüşünde yeniden, yeniden yerden kaltı. Kısacası havalandırmanın her köşesine Emin dayı düştü, kalktı…

Emin dayı bu şekilde gardiyana meydan okuyordu. Yerden kalkamamayı onur meselesi yapıyordu. Neticede, Emin dayı düştüğü yerden kalkamayınca gardiyan işkenceyi bıraktı,. “Bunu koğuşa götürün!” dedi. Dayı’yı koğuşa götürdük, süt verdik, su verdik; ne verdiysek, içemedi, kustu. Biz moral vermeye çalıştık, iyileşeceğini söyleyip durduk!

Dayı’nin ağzında zar zor şu kelimeler döküldü:
“Law hun kerin ker! ez baş nabim nabim! Çi gave ez derketim derve u min keleşkofa xwe avêt pîye xwe u derketim ciyê wê demmê ezê baş bibim!”. (Yav siz eşeksiniz, eşek! Ben iyileşmem! Ne zaman ki ben burdan çıkar, omuzuma Klaşinkof aliıp dağa çıkarsam, o zaman iyileşirim!)

Bu sözler, Mehmet Emin dayının ağzında çıkan son kelimeler oldu.
Emin dayı fenalaştı, mazgallara vurduk, gardiyanlar gelip dayıyı götürdüler. Daha sonra iç kanama geçirdiğini ve öldüğünü öğrendik…”

  1. koğus 1982 tahminen Mart veya Nisan ayi olacak.
Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

3 + 3 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla