Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Zeki Adsız Kimdir 9

Hêviya Gel ve Dengê Welat dergilerinde yayınlanan ”Kürdistan’da Kapitalizmin Gelişmesi” başlıklı yazısı Kürdistan’ın sosyo-ekonomik yapısını incelemektedir. TKSP’nin Türkiye Kürdistan’ında yarı-feodal sosyo-ekonomik yapının egemen olduğunu söyleyen tezine karşı Türkiye Kürdistanı’nda kapitalist üretim ilişkilerinin egemen olduğu düşüncesini dile getirmektedir.

Zeki, Kürdistan’da silahlı mücadelenin gerekliliğine inanan bir devrimciydi. Barışçı yollarla Türk sömürgeciliğinden hak elde etmenin boş bir hayal olduğunu düşünürdü. Özellikle 12 Eylül askeri darbesinden sonra bunun tartışılacak bir tarafı kalmamıştı. Ancak silahlı mücadele adına macaracılığı da onaylamıyordu. Kürdistan’daki silahlı mücadelenin başka ülkelerdeki silahlı mücadeleleri taklit edemeyeceğini, kendine özgü biçimler alacağına inanıyordu. Bu konuyla ilgili görüşlerini ”Kürdistan Devriminin Askeri Stratejisi” başlığıyla Dengê Welat’ın 2. sayısında yayınladı. Fakat bu konuyla ilgili araştırmaları bitmiş değildi. Kuzey Kürdistanda uygulanan köy koruyuculuğu ile Güney kürdistan’da uygulanan Cahş örgütlenmeleri ve bunlara karşı alınan tavır konularında özel araştırmalar yapmak istiyordu.

Zeki’nin yoğunlaştığı işlerden biri de Kürt sosyalistleri arasında birlik oluşturulması ve bütün Kürt yurtsever demokratlarını kapsayan bir Kürt ulusal cephesinin yaratılmasıydı. Bu amaçla birçok yazı yazdı. İlk akla gelenler şu dört tanesidir: 1- “Birlik’ Sorunu ve Faşizme Karşı Mücadele Perspektifleri”, 2-“’Otonomi’ Yönelimi, Reformist Yaklaşım ve Yurtsever Güçlerin Birliği Sorunu”, 3- “’Birlik’ Sorunu ve Görevlerimiz”, 4- “’SOL BİRLİK’(!) ve Madalyonun İki Yüzü”.

Bu yazılarında başka konuların yanı sıra PKK’ye ilişkin değerlendirmeler de yer almaktadır. Zeki, PKK’nin birçok anti-demokratik, despotik nitelikler taşımasına, devrimci güçlere yönelik saldırgan bir politika izlemesine ve değişik alanlarda provokatif eylemler sahnelemesine rağmen son tahlilde yurtsever bir örgüt olduğunu; PKK’nin Türk sömürgeciliğine karşı yürüttüğü silahlı mücadelenin meşru bir mücadele olduğunu ve desteklenmesi gerektiğini ileri sürüyor; bazı grup ve kişilerin PKK’yi devrimci saflardan tümüyle tecrit etme politikalarına karşı çıkıyordu. Ona göre bu tür yaklaşımlar, PKK’deki negatif nitelikleri güçlendiren bir rol oynayacaktı. PKK ile ilişkiler, “PKK’yi düşmana yönelen yönüyle desteklemek” biçiminde formüle edildi.

Zeki Kürt devrimci gruplar arasında dostane ilişkiler oluşturmak için çok çaba sarfetti. Sosyalist gördüğü kişi ve çevrelerle aynı örgüt çatısı altında mücadele verebilmek için birhayli uğraştı. Fakat pratikte istenen gelişme sağlanamadı. Bu alanda gerçekleştirilen tek birlik, TSK’nın kurulmasıyla neticelenen birlikti.

Zeki değişik Kürt grupları arasında oluşturulan TEVGER adlı birliğe ise sıcak bakmıyordu. Çünkü bu birliğin esas olarak mülteci karakterli olduğunu ve yanlış temeller üzerine kurulduğunu düşünüyordu. Çalışmaları önce Ortadoğu’ya, ardından da Türkiye’ye aktarmak onun öncelikli hedeflerinden biriydi. Bunun dışındaki faaliyetleri değersiz görmese de tayin edici nitelikte bulmuyordu.

Olaya bugünden bakanlar, bu ısrarı anlamakta güçlük çekebilirler. Ancak o dönemin koşullarında bu çok önemli bir ayrımdı. Kürdistan’da faaliyete odaklanmak, ve her şeyi bu hedefe kilitlemek, Kürt örgütleri için dönemin temel ayrım çizgilerinden birini oluşturuyordu. Zeki’nin imzasını taşıyan MK genelgesi konuyla ilgili TSK yaklaşımını şöyle özetliyor:

”MK’miz başta temel mücedele alanımız olan Kuzey Kürdistan olmak üzere, örgütsel çalışmamızın gerekli kıldığı her alanda, fiilen hareketin pratik önderliğini üstlenmeyi kararlaştırdı. Ve hareketin pratik önderliği alanında şu yada bu nedenle meydana gelebilecek boşlukları, koşullar ne olursa olsun doldurmaya, yeni yeni ihtiyaçları karşılamakta teredüte yer verilmemesine karar verdi” (Hêviya Gel, No: s.1, 1986) Yani örgütün merkez kadroları Ortadoğu’ya ve giderek Türkiye Kürdistanı’na yöneleceklerdi.

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

five + ten =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla