Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Ölmedin!

Aysel Çürükkaya / İki gözüm, kuvvetim, dayanağım, enerjim, elim, kolum, umudum, geçmişim, geleceğim seni anlatmak istiyorum.

Bu güne kadar arkadaşların dostların, sevdiklerin seni yazdılar.
Bende seni yazmak istedim, ama seni anlatacak kelimelerim, seni izah edecek cümlelerim yoktu. Aradım o kelimeleri ve cümleleri yan yana getiremedim.
Seni düşündükçe kilitleniyorum, hıçkırıklar boğazımı tıkıyor, beynim beni yazmaktan alıkoyuyor.
Duygularımı dile getirmek, dünyamda kopan fırtınaları yazıya dökmek zor oluyor benim için.

Vurgun yemiş gibiyim, yüreğimde bir sancı var, dünyam darmadağın, “em be te kemın” (biz sensiz eksiğiz)  “strana be dengım” ( sessiz şarkıyım) yüreğimdekiler, kelimelere dökülmüyor, beynimdekiler ise cümlelere.

Benim sınır tanımayan, tabuları olmayan, hiç bir ideolojiye tapmayan, kalıplara sığmayan, dinler üstü, partiler üstü, üstün zekalı, belli ki; geleceğin insanı dahim! Sen çok konuşmazdın, öz konuşur, kafana koyduklarını yapardın, defterinde başarısızlık ve imkansızlık yoktu.

Sen ki yerinde durmaz, ele avuca sığmaz, dur durak bilmez bir fırtına gibiydin. Sen ki sınırlara, tabulara dağlara, ovalara, koca dünyaya sığmazdın, nasıl o dört tahta arasındaki tabuta sığdırdın kendini?

Senin veda edişini hiç kabullenemiyorum. Gözlerim, beynim, kalbim, duygularım, kaldırmıyor  gidişini. Sanki bize oyun oynamışsın, bir yerlerde saklanmışsın, her an çıkıp geleceksin ve güzel gülücüğünle “ha ha ha nasıl inandırdım sizi?” diyeceksin gibime geliyor.

Sen herkeste bir parçaydın. Herkesin yapmak isteyip de yapamadıklarını yapandın. Sen düşleri gerçekleştirendin. Seni tanıyan herkes, gidişinle bir şeyler yitirdi. Senin gidişin ailemizde trajediler yarattı. Abilerin bir başka oldu, yegenlerin hala yaslılar, dostların arkadaşların gidişine alışamadılar. Çocuklar “Ape Süleyman” şarkısını dinleyince seni anıyorlar.

Peşmergelerin ve Gerillaların komutansız, rehbersiz kalmanın zorluklarını yaşıyorlar.
Ya ben!
Ben beni yitirdim Sait!
Dağlar komutanını, Ülkem Keyakser’ini, (1) ben ciğerimi yitirdim.
Sensiz bir hayatı nasıl yaşarız?
Nasıl alışırız sensizliğe?
Gülücüğün eksiktir bu evrende…

Sanki cesaretim azalmış, ne!
Hayat anlamını yitirdi, gece ile gündüzün bir farkı kalmadı.
Gitmeden kimseler seni anlamadı.
Gittikten sonra da seni anlatamıyorum.

Demek ki sen böylesin Sait, anlaşılmayan, anlatılmayan!
Müslümanlar anlayamıyorlar seni, “Müslümandı, gitti Ezidiler’in kurtuluşu için savaştı!”
Kürtler seni anlamıyorlar, “Parası vardı, pasaportu vardı, Avrupa’da yaşardı, gitti Musul da öldü!”
Solcular seni anlamıyorlar, “Proloterya için, demokrasi için savaşmadı, gitti Kürt milliyetçiliği için savaştı.”

Ama sen ne için savaştığını biliyordun.
Öyle bir tavır ortaya koydun ki, hakikat ile batılı birbirinden ayırdın.
Sahte ile gerçeği herkese gösterdin.
Bundan dolayı yaşıyorsun sen, ölmedin!

(1) Med Komutanı Keyakser M.Ö 612 Yılında Asur’un başkenti Ninova’yı ele geçirdi, Asur sarayını yaktı ve ortadoğu halklarını özgürlükle buluşturdu.

1 Yorum
  1. serdest ÖZGÜL diyor

    Hem güzel yazmışsiniz hemde harika okumuşsunuz yoldaşım.

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

2 × 1 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla