Nuriye Koçak (Nur Ca)
Bir insan tanıdım, bizden biri. Bir kadın tanıdım, deli dolu. Bir ana tanıdım, sevgi dolu. Bir yoldaş tanıdım, öfkeli.
Kendisini kısa süre önce tanıdım. Yıllar öncesinden tanışır gibi sarılmıştık birbirimize. Ne çok konuşacak şeylerimiz varmış! Tanışmadığımız yıllardan imtikan alırcasına ne çok şey paylaştık kısa sürede.
Annesinin memesini beş yaşına kadar emmişti. Bitmez tükenmez sorgulardan artakalan zamanlarda başparmağını emdiğini fark ettiğinde annesinin göğsünden ayrılalı henüz dokuz yıl olmuştu. Bu ülkede çocuklar ne de çabuk büyüyorlardı.
Şimdi hücrede kız başına, sarhoş sorgucuların vatan aşkına yapacakları her türlü işkenceye, emdiği başparmağından aldığı güçle direnecekti.
78 kuşağının asi Türkmen kızı, hastalarının solcu hemşiresi, Kenan Evren’in “Asmayalım da besleyelim mi?”dediği türden, iflah olmaz bir devrimci.
12 Eylül 1980 Askeri darbesinde Elazığ da işkence merkezi olarak bilinen 1800 Evler’e yolu düştüğünde henüz on dört yaşındaydı. Sorguda, işkencede ve cezaevinde ruhundan, bedeninden birçok hasarla ama devrimci onuryla çıkmasını bilen, hayat dolu bir yoldaş.
O şimdi hasta.
Nur, bir kere yenmiştin o illet hastalığı, bir daha yenmelisin. Daha yapacak çok işimiz, gidilecek çok yolumuz var.
Henüz Kürdistan’da güller açmadı, Türkiye’de devrim olmadı. Demem şu ki halen çok işimiz var. Hastalanacak vakit değil. Kalk o yataktan.
Orhan Kotan’ın dediği gibi, “Çözülmenin başladığı yerde direneceksin.”
Sevgili yazar’ım.Can Yücel ustanın da d3digi gibi;uzun bir koşudur devrim yolu ve hala koşulacak yollar var.bizler zamanin dehlizlerinde zaman zaman ışıksız kalsakta,engellere takılıp yavaşlasakta pes etmeden bayragı devredecegiz elbet yeni fidanlara.barış ve sevgi ve yaşam hakkıña duyulan saygı ve insan olmanin asaletiyle. Biz bu toprakların nevruz ve lale soganlarıyız.kayboluşlarımız baharlara hazırlıktandır.saygı ve sevgiyle..