Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Aysberg’in Görünmeyen Yüzü

Adnan Güllüoğlu // Sırrı Süreyya Önder ile Hasip Kaplan arasındaki tartışmanın sınırları ikisinin arasında kalacak olsaydı samimiyetlerinden hep kuşku duyduğum için beni zerre kadar ilgilendirmezdi.

Yaptıkları son açıklamaları onları atayanların belirlediği için önem kazandı.
Aslında bu tartışma HDP’nin içerisindeki giderek derinleÅŸen, kaynayan sorunların yansıması. Yani gözüken sadece Aysberg’in görünen yüzüdür. Aysberg’in dipte kalan kısmını görmemize engel olup ikisi arasındaki tartışmada taraf olmamız isteniyor. Dünden bu güne çizilen bu senaryo artık gizlenemiyor.

A. Öcalanın (1999-15 Åžubat) yakalanması ile bu süreç baÅŸladı. VerdiÄŸi ifadeler, yaptığı savunma, Ä°mralı’dan sürece yaptırılan müdahaleler ile 19 yıldırdevam ediyor.
Çizilen strateji doğrultusunda senaryo etkileri ve tepkileri, yıkımları ile adım adım uygulanıyor.
YaÅŸanan bu süreç özünde “OligarÅŸik Diktatörlük” olan binbir yüzlü Kemalizmin kurulan ilk parti olan HEP’ten bu yana zaman zaman partilileri döverek, zaman zaman severek devam ederek, “Sol-Sosyalizm” adına yapılan müdahaleler ile HDP ‘nin içinde hala yer alan etnik fark gözetmeden var olan yurtseverlerden boÅŸaltma, onları susturma, pasifize etme aÅŸamasına geldi.
Sürecin can alıcı yol ayırımını belirleyen, hala parti içinde “atanmışların” tartışma cesareti dahi gösteremediÄŸi adına “Hendek Savaşı” denen kirli savaÅŸ oldu.

Ãœstü kapatılmak istenen bu ülkede yaÅŸayan kürtler ve onların ulusal talepleri var. Bu talep sadece sol-sosyalist Kürtlerin talepleri deÄŸildir. Kürtler ulustur, bu talepler ulusu oluÅŸturan saÄŸcısı, solcusu, dindarı ve milliyetçisine kadar yer alan sınıfların talebidir. Ezilen,inkara dayalı asimile edilen, haklarından yoksun bir ulusun taleplerine üstelik sol adına”ilkellik” diyenler S. Süreyya gibi nasyonal sosyalistlerdir.

Bu ülkede hala azınlık olan çözümden yana yurtsever kesimin dışında kalan “Türk Solu” yaratılan bölünme fobisinin etkisinden kurtulamıyor,soruna çözüm üretemiyor. “Barış”,”Ä°lkel Milliyetçilik” diyerek sol jargonu çarpıtarak evrensel kavramların içini boÅŸaltıyor. Ezen ve ezdiÄŸi varken bariÅŸ demek iyi, güzelde eÅŸit olmadan nasıl ?
Binlerce yılın birikimini bu günlere kadar taşıyarak gelen bir ulusun varlığını dahi inkar ederek, eşit görmeden barış olur mu?

S. Süreyya Önderinde sözcülerinden biri olduÄŸu bu”Sol” anlayış Güney Kürdistandaki yapılan referanduma karşı tavırları ile gerçek yüzlerini ortaya koydular. Güney Kürdistanda yapılan referandumun nedenlerini, halkların barışçıl çözüm arayışını, taleplerini görmeden Ulusal talepleri sınıf mücadelesine indirgemek gafletine düşüp ezenden yana tavır aldılar.

Barış Sürecinde “Seni baÅŸkan yaptırmayacağız” sloganınında sahibide S. S. Önderdir. BaÅŸkanlık sistemi aynı zamanda Kürt sorununun çözümüne ivme kazandıracak eyalet sisteminide kapsayacaktı. DeÄŸiÅŸik, çözüm getirecek çaÄŸdaÅŸ baÅŸkanlık sistemlerinin parti içinde bile tartışılmasına dahi izin verilmeden reddedildi.
Neden?
Görülmesi gereken S. Süreyya Önder’i bu lafları edecek seviyeye kim, neden” atayarak” getirdi?
Aysberg’in dibini artık gizlemenin çaresi yok, her ÅŸeyiyle ortada.

Bütün bu yaşananlardan sonra parlementer mücadeleye inanan Kürtler için ayrı örgütlenmenin dışında seçenek kalmamıştır. Bu konuya ileriki bir yazımda nedenleri ile değineceğim.

 

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

14 − nine =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla