Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Şemdin’in trajedisi senin hikayendir!

Şemdin Sakık 13 Mart 1998’de Güney Kürdistan’ın Duhok kentinde Özel kuvvetler tarafından düzenlenen bir operasyonla yakalanarak Türkiye’ye getirilmiş, haber günlerce Türk basınında manşet olmuştu.

Sakık, PKK’de çok önemli bir figürdü. Önemli oluşu PKK’de ikinci adam olmasından kaynaklı değildi. Zira Pkk’yi iyi bilenler bilirler ki, ikinci veya üçüncü adam olmak çok uzun zamandan beridir sadece kağıt üstünde bir mana ifade ediyordu. Tüm numaralar “Başkan”ın şahsında toplanmıştı.

Şemdin Sakık’ın önemi, PKKtarihinin en önemli iki üç komutanından biri oluşuydu. Yıllar yılı Kürdistan coğrafyasında binlerce kişiyi yönetmiş, Kürdistan dağlarının karını, soğuğunu, fırtınasını, yağışını iliklerine kadar bedeninde yaşamış; bir gerilla için klavuz olabilecek gerilla el kitabını yazacak kadar savaşın içinde pişmiş, yüzlerce, hatta binlerce operasyonu atlatmış, postu deldirmeden 20 yıla yakın PKK saflarında kalarak, savaşarak efsane olmuştur. O’nun önemi işte buradan geliyor. 
Kaç kişiye nasip olabilir ki bu?

Sorun da tam burada başlıyor belki:

“Efsane olmak”

PKK’de çok da matah bir şey değil efsane olmak. Artık biliyoruz ki PKK’de, öbür dünyaya göç etmiş kişiler sadece EFSANE olabilir, sağlar değil.

Başkan Apo ile ters düşmek ise Kürt davasına, şehitlerin hatırasına ihanetle eşdeğerdedir ki, bu noktaya gelenin vay haline! Onlar zaten haindir!

Şemdin Sakık’ın efsane oluşu suyunun çoktan ısındığının işaretiydi.

Abdullah Öcalan’ın ve onun arkasına hizalananların söylemine bakarsanız, Şemdin Sakık yapıp ettikleriyle parti çizgisine boşa çıkarmış, uygulamlarıyla büyük suçların müsebbibi olmuştur. Bu sebeplerden ötürü yetkileri elinden alınmış, kızağa çekilmiş, yargılanmayı hak edecek bir pratiğin sahibi olmuştu.
Partinin yüce adaletini bekleyecekti.

Önderlik(!) O’nun hakkında en adil kararı verecekti nihayetinde.

O ne yaptı?

Kaçtı.

Nereye kaçtı?

KDP’ye, yani Kürdistan’ın bir parçasına egemen olan güce. 


Pekii sonrasında ne oldu?

İşte tam bu noktada çok ilginç bir şey olur.
PKK’den kaçıp KDP’ye sığınan Şemdin’in yakalanması için Öcalan MED-TV bağlanır ve şunları der:

“EĞER TÜRK GENELKURMAYINDA NAMUS VE ŞEREF VARSA, 33 ASKERİNİ ÖLDÜREN ŞEMO GÜNEY KÜRDİSTAN’A KAÇMIŞ, GİDER ONU ORDAN ALIRLAR”

Evet sevgili seyirciler…
Vay anasını sevgili seyirciler… 
İşte buraya bir mim koyalım ve düşünelim.

Şemdin Sakık TC devletinin “en çok arananlar” listesinde belki ilk birkaç kişiden biri. Türkiye’nin altını üstüne getirmiş yüzlerce, binlerce operasyonun mimarı olarak görülüyor. “PKK’nin en etkili ve yetkili komutanlarından” diye nam salmış, gazetelerde, aleyhinde binlerce haber çıkmış.

Ve böyle bir adamın yakalanması için Abdullah Öcalan TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’ne çağrıda bulunuyor: “Namusunuz varsa askerlerinizi öldüren Şemdin aha orada, gidin alın” diyor.

Pekii, Şemdin Sakık Türkiye’ye götürüldüğünde işkence göreceğini Abdullah Öcalan bilmiyor mu?

Biliyor.

Pekii örgüt hakkında ne biliyorsa, hangi eylemlere girmişse tek tek ona anlattırmayacaklar mı?

Anlattıracaklar.

“Bize yıllardır birlikte çalıştığın Apo’yu anlat, örgütün kamplarını, silahları, o silahların kimlerden temin edildiğini tek tek anlat?” demeyecekler mi?

Diyecekler.

Bal gibi biliyor.

Ve tüm bunları bile bile, düşmanım dediği Türk askerine, işgalci dediği Türk ordusuna, on binlerce insanın katili dediği Genelkurmay’a Abdullah Öcalan bu çağrıyı yapıyor.

Adama sormazlar mı, “Şemdin’i Türkiye’ye jurnallemek, O’nu devlete teslim etmek sana mı kaldı?”

Adama demezler mi, “Be adam, sen nasıl bir Kürt liderisin ki, emrinde 20 yıl çalışmış bir insanı, senle ters düştü diye, ‘EĞER TÜRK GENELKURMAYINDA NAMUS VE ŞEREF VARSA, 33 ASKERİNİ ÖLDÜREN ŞEMO GÜNEY KÜRDİSTAN’A KAÇMIŞ, GİDER ONU ORDAN ALIRLAR’ dersin?

Türk Genelkurmayı’nın namusuna ve şerefine müracat etmek, o şeref ve namusu harekete geçirmek sana mı kaldı?

Aklını örgüte teslim etmiş, Öcalan’ı kurtarıcı, ruhani bir lider olarak bellemiş kitlelere ne diyeyim bilemiyorum.

Aklın işe yaramadığı, doğrunun para etmediği zamanlardan geçiyor Kürtler…

“Şerefsiz Şemo”

“İtirafçı Şemo”

“Alçak Şemo” sloganları hala kulaklarımızda çınlamaktadır.

Şemdin’ in Türkiye’ye getirildiği günlerde onbin PKK mahkumu Türkiye’nin değişik cezaevlerinde yatıyordu ve örgütün içerdeki şefleri “BAŞKAN APO İLE DAYANIŞMAK, ŞEMO’YU LANETLEMEK İÇİN 3 GÜNLÜK AÇLIK GREVİNE BAŞLIYORUZ” diye kendi gazetelerine çarşaf gibi ilan vermiş, binlerce insanı açlık grevine sokmuşlardı.

Eugenia Ginzburg’in şu sözü aklımıza küpe olsun emi:
“Her kesin bir kişiye ihanet etmesindense, o tek kişinin her kese ihanet ettiğini düşünmek daha mantıklı değil mi?”

Not: Yazı Bendeji Sendeji adlı kişinin facebook sayfasından alınmıştır.

NOT 2: Yazıyı yayınladıktan sonra bir arkadaşım  arayıp, olayı dün gibi hatırladığını, ama Öcalan’ın açıklamayı BBC’ye değil, MED-TV’ye yaptığını söyledi. Ben de hemen düzeltme gereği duydum. Arkadaşımın uyarısına teşekkür ederim. Yazıyı ilk haliyle okuyanların dikkatine sunmak istedim. (Bendeji Sendeji)

1 Yorum
  1. Barzan diyor

    Abdullah hem itirafci,hem donek,hemde kendini inkar eden bir haremzadeh biri.
    §emdin gibi bir Kurd komutanin bu hale olmasi Abdullah gibi bir alçak adamin marifetidir.
    Kendisinde namuslu olma bir hali varmi?
    Kendisini terk eden karisi için biz Kurdleri teror listesine yazdiran kendisi gibi suç ortagi olan alçaklarla anilmasi gerekli.
    Kendisi gibi tùrk olan paçavra adam daha iki gùn once ANF ùzerinden TC,ye haber ula§tirip 1 Mayis,tan sonra gerilla saldirilarinin artacagi ve somùrgecileri tedbire cagirdi.
    Xainin arkada§ida kendisi gibi xain olur.
    Abdullahin namusu,i§galçi somùrgeci Tùrklùgù koruma namusuzlugudur.

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

five − two =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla