Yakın zaman önce Türkiye genelinde yerel yönetimler seçimi gerçekleşti.
Kuşkusuz yerel yönetimler seçimi en az genel seçimler kadar belki daha fazla heyecan ve merak duygusu uyandırdı.
İl ve ilçelerde belediye başkanları kim olacak, hangi parti seçimi kazanacak ve kuşkusuz muhtarlık seçimi de sürece ayrı ve bir o kadar farklı bir renk ve heyecan kattı.
Kuşkusuz, seçme ve seçilme hakkı ve bu hakkın özgürce ve eşit koşullarda kullanımı, yurttaşların irade beyan ederken, korku ve kaygılardan uzak olması seçmenin de seçileninde kalitesini ifade eder,
Gerçekten seçmenler hiçbir baskı altında kalmadan bir irade beyanında bulunabiliyor mu?
Bu soru belkide seçim süreçlerinin en can alıcı soru ve sorunu.
İktidarlar ne kadar yanlış olursa olsun şu veya bu şekilde buna onay veren, yol yolak olan seçmen bilinci ve kültürü.
Pek çok seçim bölgesinde seçmen gördüğü kabul ettiği biçimde tercih hakkını kullanmadı çünkü pek çok yerde seçim bir geçim vasıtası olarak ele alınıyor, hatta bunu daha da somut ifade etmek gerekirse oy karşılığı para talep eden, seçim öncesi ev bark talep eden ya da hüküm giymiş tutuklularına özgürlük talep eden pek seçmen profiliyle karşılaşmak olası.
Bu konuda çarpıcı bazı örnekler vermek lazımsa
İşsizlik maaşı alabilir miyim, seçimden önce kadrolu bir iş olursa, yine seçimden önce evimin çatısı yapılırsa, arabamın tamirine şu kadar masrafı oldu bu ödeme yapılırsa ya da şu kadar oy benim hükmüm altında gibi pek çok istek seçimin dokusuna nufuz etti ama en çarpıcı olanda her seçim sürecinde oy başına ödenecek para ve bunun son gecede en yüksek limite çıkması bu süreçlerin en önemli sorunlarından biri özellikle kırsal bölge seçmeni bu konuda.
Daha hesapçı ve pazarlık sahibi. Her ne kadar genel seçmen profili böyle olmamakla birlikte bu yaklaşım öne çıkan temayüller.
Ancak bu süreçte öne çıkan temel sorun ekonomik sorunlar, işsizlik, seçmenin iktidar partisi den duyduğu korku ve kaygının yanısıra, içten içe mevcut yerel yönetimlere duyulan tepki, öne çıkan mevzular oldu.
Kırsal bölge seçmeni her ne kadar iktidar partisi ve uygulamalarından rahatsız da olsa bunu sandığa yansıtmada tam olarak cesur davranmadı seçime az kala sebeb ne olursa olsun tepkilerine rağmen mevcut yönetimlerden yana tercih kullanması fark edilen tutumlar oldu.
Peki bu seçmen yapısıyla seçimler ne kadar gerçek anlamda çözüm olabilir,
Doğrusu bu sorunun cevabı pek de net değil,
Seçme ve seçilme hakkı temel bir hak olmakla birlikte bu hakkın bağımsız bir iradeyle kullanımı ise eğitim, bilinç ve cesur olmayı gerekli kılar.
Ve umarım seçim ayı geçim ayı olmaktan çıkar gerçek anlamda irade beyanı öne çıkar