Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Polis Cumhuriyeti Böyle Öldürür!

Milletvekili olduğum yıllarda mecliste konuşma yaparken, GENELKURMAY CUMHURİYETİ dediğimde, iktidar milletvekilleri salonda kıyameti koparırlardı. Hatta bir milletvekili bana sinirlenip sıraya yumruğunu vurunca kolunu kırmış, günlerce sargılı koluyla meclise gelmişti.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti o zamanlar GENELKURMAY CUMHURİYETİ’ YDİ. Genelkurmayın her sözü anayasa üstünde bir kudrete sahipti ve kanunlar generallerin ayağının tozuydu.

Şimdi o devir bitti; GENELKURMAY CUMHURİYETİ’NİN YERİNİ POLİS CUMHURİYETİ ALDI.

Hangisi daha iyi, diye sorarsanız, ikisi de birbirinden beterdir. Eskiden omuzlarında general rütbesiyle İsmet Yediyıldızlar, Veli Küçükler hüküm sürerlerdi, şimdi ise polisler hüküm sürüyor. İçlerinde mutlaka iyiler de vardır, ancak ekseriyetine bakılırsa her biri sanki bir genelkurmay başkanı, bir başbakan, bir cumhurbaşkanıdır.

Bu hukuk tanımaz yetki ve cüreti, “İstediğinizi yapmakta serbestsiniz,” diyen Tayyip Erdoğan’ dan alıyorlar.

Sözü fazla uzatmayayım.

Genelkurmay Cumhuriyeti’nin yerini alan POLİS CUMHURİYETİ iki gün önceki Diyarbakır Newroz’ unda Kemal Kurkut adlı öğrenciyi dünyanın gözü önünde öldürdü.

Bir taksi şoförünün anlatımına göre, polisler arama noktasında bu gence bağırıyorlar. Hakarete uğrayan genç sinir krizi geçiriyor ve gidip yakındaki bir kasaptan bir bıçak alıyor. Kasap ifadesinde, gencin dükkândan çıktıktan 3-4 dakika sonra öldürüldüğünü, onu durduramadığı için vicdan azabı çektiğini söylüyor. Polisler kasaptan çıkan gençten üstünü çıkarmasını istiyorlar; o da, “Üstümde bir şey yok,” diyerek üstünü çıkarıyor. Ancak buna rağmen ateş ediyorlar, genç adam üstü çıplak bir halde yere yığılıyor ve orada son nefesini veriyor.

Olay gazetecilerin gözü önünde gelişiyor. Polisler gazetecilerin fotoğraf makinelerini alıp fotoğrafları aceleyle silerken, Valilik de gencin canlı bomba olma şüphesiyle vurulduğunu açıklıyor. Görgü tanıkları Kemal Kurkut’ un kolaylıkla yakalanabileceğini söylüyorlar. Fotoğraflar da bu anlatımları doğruluyor.

Ne var ki, polisler buna gerek görmüyor, bizim paramızla satın alınan kurşunları genç öğrencinin üstüne hınçla boşaltıyor ve onu öldürüyorlar. Kemal Kunur yaşasa müzisyen olacaktı. Ama Polis Cumhuriyeti bunu ona çok gördü.

Gencin çantasında bomba yerine bir defter ve bir de şiir kitabı çıktı. Savunmasız ve masum olduğu için bu gence sıkılan kurşunlar aslında dünyaya, tüm insanlığa sıkıldı.

Bu dehşet verici olaydan da anlaşılacağı gibi, polisin mimlediği herkes- daha çok gençler- risk altındadır. “Çantasına davrandı, canlı bomba olabileceğini değerlendirip ateş ettim.” Veya elini beline attı…

İşte size “makul şüphe!” İnsanların hayatı böyle namlunun ucundadır!

Kemal Kunur’un hayallerinden ve ailesinin çektiği azaptan söz etmeyeceğim, çünkü bir yararı yok. Yaşama hakkı, hukuk ve kanun gibi boş laflar da etmeyeceğim. Tablo ortadadır, sopa el değiştirdi; eskiden GENELKURMAY CUMHURİYETİ öldürüyordu, şimdi de POLİS CUMHURİYETİ öldürüyor.

Bu coğrafyada ve bizde zerre kadar namus ve şeref varsa, bir gün mutlaka bu cinayetlerin hesabını soracağız.

Gün gelir devran döner, hepsi Miloseviç gibi tıkıldıkları cezaevlerinde hesap vermek zorunda kalacaklar!

24/ 3/2017 Mahmut ALINAK

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

4 × one =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla