Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Devrim ve Kan

İnsanoğlu gamdan hali değildir
Her birini bir efkâra yazmışlar”

Helin Bölek hayatının baharında yaşamdan koparıldı. Ne söylesek az gelir.

Bir mumya gibiydi…

İskeletimsi yüzü, açık gözleriyle…

Kan kırımızısı kumaşla sarmalanmış bedeniyle…

Ve açık tabutuyla gözümün önünden gitmiyor.

Grup Yorum üyesiymiş Helin. Diyarbakırlı bir ailenin kızıymış.

(Grup Yorum üyesi dedim… Fakat adını neden doğru koymuyoruz ki? Dünyanın neresinde bir müzik grubu kendi üyelerini ölüme yatırmıştır ki? Bunu olsa olsa politik bir örgüt yapar; müzik yapanların alacağı karar bu olamaz?! Öyleyse adını dürüstçe koyalım, Helin’e Grup Yorum üyesi demek yerine Dhkp-c’li demek işin doğrusudur. Bu vahşi kararı verenler müzisyen olamazlar, en azından bu benim temennim olsun. Helin’i ölüme yatıranlar siyaset mikrobunu kapanlardır.)

Helin Bölek ve yine aynı grubun diğer bir üyesi İbrahim Gökçek’in ölüm orucuna girmelerini son dönemlerde uzaktan takip ediyordum.

Özellikle de Facebook’ta bir arkadaşım, bu açlık grevine dair sürekli paylaşımlarda bulunurdu. Ben de bu paylaşımlara istinaden daha Helin ölmeden birkaç gün evvel bu ölüm orucu saçmalığına dikkat çeken bir not paylaşmıştım Facebookta. Ama olan oldu ve Helin, gencecik yaşta feci bir ölümle yaşam parantezini kapattı.

Olur da bu satırlarıma tesadüf edecek, sol dünyanın içinden kendini tarif eden ve hatta Dhkp-c’ye sempatiyle bakan okuyucular olabilir düşüncesiyle özellikle onlara yönelik bir iki şey söylemek isterim.

Yazmak istediklerim asıl onlara yönelik.

Bir kitap okumuştum. Helin’in ölümü vesilesiyle kitaplığımdaki o kitaba uzandım ve bu yazıya almak istediğim bölümü buldum. Yazar şöye yazmıştı:

Regis Debray’ı bilir misiniz? Bizim gençlik yıllarımızda , Devrimde Devrim adlı kitabı radikal solcu arkadaşlarımızın elinden düşmezdi. Lenin, Mao, bunlar basit kalır; Debray devrim anlayışında devrim yapıyordu!..

Böyle kitaplar maalesef, kaç gencin hayatını yaktı!

Debray, o tutkuyla Fransa’yı bırakıp Bolivya dağlarında Che ile omuz omuza vuruşmaya bile gitmişti.

Iyi ki ölmemiş! Hayatın akan yıllarını yaşadıkça tutkuları makulleşmiş, coşkulu romantik devrimciliğin, ideolojinin yerini giderek “felsefe” almaya başlamıştır.

Debray, yıkmaya çalıştığı burjuva düzeninde burjuva devletinin Cumhurbaşkanı Mitterand’ın danışmanı bile olmuştur.

Evet, hayat böyledir işte. Satırların devamında okuyoruz ki, eski solcu Debray, Fransız devlet adamı sağcı general Charles De Gaulle için de bir kitap yazmış ve onun meziyetlerini anlatarak övmüştür. Oysaki gençliğinde De Gaulle’e karşı “faşizme hayır” diyerek yürüyüş yapan da yine solcu devrimci Debray’ın kendisiymiş.

Yok mu burdan çıkarılacak dersler? Var! Var da, kime ne anlatacaksınız!

Şayet Helin’i ölüme yatırmasalardı belki Helin ilerleyen yaşlarında başka başka fikirlerle tanışacak, belki Dhkp_c’nin ucubeliğinin farkına varacak, kopup başka maceralara atılacaktı. Belki okuyacak, derinleşecek, kitaplar yazacak, veyahut bir müzisyen olarak solo albümleri müzik raflarında yerini alacaktı. Hayatın kime ne getireceğini kim bilebilir ki?

İşte… Gencecik yaşta keskin politik ajitasyonlarla insanları formatlamanın ne tür acılara sebebiyet verdiğinin göstergesidir Helin.

Yazık değil mi? Bu cenaze ortadan kalktıktan sonra yapacağınız hangi “muhteşem” eyleminiz, hangi “devrimci tavrınız” Helin’in annesinin, babasının acılarına merhem olacak?

F tiplerine karşı yapılan eylemler aklıma geliyor. İstanbulda öğrenciydim o zamanlar.

Eylemlerin başrolünde yine Dhkp-c vardı. 2000 yılıydı, üniversiteden arkadaşlarla Beyazıt Meydanı’nda yapılan bir protesto mitingine katılmıştık.

Daha evvelinde okuldaki hadiselerde yaralanmış, tam iyileşmemiştim. Bir taraftan okuduklarım bende sosyalizme dair şüpheler uyandırıyor, ama öte taraftan da bir kaç gün önce bir arkadaşımın bana izlettiği görüntüler beni iyice sola doğru çekiştiriyordu. Bu duygularla ayaklarım beni Beyazıt’a götürmüştü. Dhkp-C’yi hala devrimci buluyordum. İzlediğim görüntülerde açlık grevine girmiş, başına Dhkp-c bandajı bağlamış, bir deri bir kemik kalmış bir iki insanın kan kustuğunu görmüştüm. Insan iniltileri ve zafer işaretleri de vardı o görüntülerde. Dişlerimi sıkmış, çıldırmıştım. “Ulan bu inançta insanlar oldukça, sosyalizm hep yaşayacak ve bu dava bitmeyecektir. İnsanlar kanlarıyla tarih yazıyorlar” diyordum. Eminim benimle aynı yaşlarda olan ve o görüntüleri izlemiş olan pekçok Dersimli ailenin çocuğu ya Dhkp-c’li olmuştur ya da başka başka örgütlere katılmıştır.

Ama heyhat!!!

Nerden bilebilirdim ki devrim uğruna dünyanın en büyük bedelini ödediğini sandığım, fikirleri uğruna gözünü kırpmadan ölümün üstüne üstüne yürüdüğünü düşündüğüm bu insanların, içerde eften püften gerekçelerle kendileriyle aynı davada yatan yoldaşlarını infaz ettiklerini!

Bilmiyordum işte.

Bize bunlar anlatılmıyordu. Bize hep sadece devletin infazlar yaptığı anlatılmıştı. Yoldaş hiç yoldaşı infaz eder miydi? Oysaki bu “kararlı devrimciler” yoldaşını infaz ettikten sonra onu battaniyeyle ara koridora bırakıyorlar, sonra da bir haini öldürmenin gururunu yaşıyorlarmış! Halay çekiyor, hatta helvasını dağıtıp yiyiyorlarmış. Aytekin Yılmaz’ın kitabında okuduklarım ve onunla aynı cezaevinde yatan Salih Dündar’ın bana anlattıkları tıpa tıp aynıydı. Meğerse neler neler yaşanmış da biz bilmiyormuşuz.

Sol örgütlerle sınırlamayın bu yazdıklarımı. Hevaller cephesinde durum farklı mı sanıyorsunuz? Orda da durum aynı. Orda da infaz var, orda da putlaştırma var. Ve belki daha da kötüsü var. Diyarbakır Cezaevi’nde yatan çok eski bir kadronun “Ben başkanın hatalarının da militanıyım” sözü gururla koğuşun duvarlarına yazdırılıyorsa, varın sıradan militanın neler yapacağını siz düşünün artık.

Bu Türkiyeyle sınırlı bir durum değil kuşkusuz. Dünyanın pekçok yerinde sosyalizm denemeleri oldu, sosyalist iktidarlar ülkeyi açık tımarhaneler haline getirip korkunç infazlar yaptılar. Mutluluk getirmek şöyle dursun, halka illallah dedirttiler. Tek tip, tek kalıptan çıkmış insan modelleri yaratmaya çalıştılar. Hayatı insanlara dar ettiler. Fakirlikte insanları eşit kılmayı iyi bir düzen sandılar. Hayatla sınandılar ve kaybettiler. Belki de Marks’ın o kadar da haklı olmayabileceğini Sovyetlerin dağılmasından sonra en iyi şekilde anladılar. Sorgulamalar başladı; ama murada erecek bir çözüm hala bulunamadı.

Bir parantez daha açmam gerekiyor. Marksizim/sosyalizm/solculuk fikri bir düşünüş, bir felsefe olarak elbette okunmalı, okutulmalıdır. Marksın öğretisinin kimi tarflarının insanlığa bazı getirileri olduğunu kimi liberaller de kabul ederler. Fakat Marksizmin çatışmacı, bitmek tükenmek bilmeyen sınıflar analizi üzerinden şiddeti kutsamaya kalkar ve dünyadaki tüm sorunların yegane çözümünün Marksizm olduğunu düşünür ve bunu bir “din” haline getirirseniz siz gericiliğin bizzatihi merkezi olursunuz. Dhkp-c vb. tarikatlar bu hastalıkla kıvranıyorlar. Onlara sorarsanız yaşanan her şey onların teorilerini doğrulamaktadır. Bir yerde bir haksızlık olsa ve protesto yürüyüşü yapılsa, bunu, liberal demokrasilerin çöküşüne, sosyalizmin gelişine yorarlar. Fransa’da grev mi oldu? “Ahaa, sosyalizm geliyor.” Bir yerde Corona türü bir hastalık mı yayıldı? “Kapitalistler bilerek yapıyorlar…”

Liberal düşünür Karl Popper “her şeyi izah eden” bu teorilerin bir cazibesi olduğunu söyler ve bunları astroloji falına benzetir. “Dünya, teorilerinizin doğrulanmaları ile doludur.”

Bu hastalıklı bakış açısıyla, hiç büyümeden aksine hep küçülen bu marjinal örgütler ne yazık ki daha tam bitmedi. Çok azlar ama hala ölüme yatıracakları zavallı insanları bulabiliyorlar. Hitlerin propaganda bakanı Goebbels, “insanlar bizim gücümüzün çeşmeleridirler” sözü bu örgütler için olsa gerek.

Marksizmi okurken yanında F. Hayek, K. Popper, Eric From vs. gibi yazarları da eklemek gerek. Aksi taktirde olan Helinlere olur.

Mahir Çayan’ın mirasçısı olarak ortada dolaşan ve Helinlerin hayatına sebep olan insanlara sormak gerek: Mahirle yola çıkan, onunla omuz omuza vuruşan, Mahir’in hangi yoldaşı sizlerle aynı dünya görüşünde bugün?

M. Ramazan Aktolga mı?

E. Kürkçü mü?

M. Sayın mı?

O. Müftüoğlu mu?

Kim?

1 Yorum
  1. Simko Engizek diyor

    mahir cayan kemalist hayraniydi-varsa senin müdafaa edecek lider o da SEROK IBO ve ya CAFER CANGÖZ!!!
    mesela.
    bir de HÜSEYIN CEVAHIR ´i unutma.

    denizler,mahirler,yusuflar,inanlar vesaire-80% kürd fakat ne kürdlük kalmisti ne özüne geri dönüs.
    cima?
    cünkü herseyini bir selanikli ingiliz-siyonist fasist sistemine fedai etti.
    kim bunlar?
    git arastir.ezici cogu zamaninda ehl-i-beyt kürdü.
    seyyid riza kerbela dedi-evladi kerbelayik dedi.

    torunlari ne halde?

    eeee karakter farki,özüne geri dönüs farki.

    mazlum ve delil var,doktor baran var,sakine ana var,hamili var….var da var

    ve baska kim var?

    ayni kemalizm gibi sacma sapan despotik ideolojilere tapanlar var.

    kim serok ibo´nin mirasini ter temiz savunuyor ve yasiyor?
    yaziklar olsun.ne diyeyim?

    pir cafer cangöz neler gördü-git sor ape selim´e sor,aysel ana´ya sor-düzgün baba ve munzur sahit´dir.

    ne oldu?
    bir komplo´ya kurban oldu mercan vadisinde.
    sakine ana var-tek basina dersim hakikati ve özgür kürdistan kadin semahi.

    neler var???

    fakat zirvede kim var?

    bizim icin-yani kürdistan isci partisi icin???

    imrali adasinda olan ……….. ………….. ……… ……….!!!

    o var ya-hey hey hey ava munzure u ciyaye sipane!!!o var ya………

    mazgirt yöresi öyle kürdistanli yigitler cikartmis ki-mazlum ve delil,cafer cangöz ve ya hüseyin cevahir.

    ne diyordu cevahir´in babasi???

    benim ogluma 100 tane kursun siktilar.
    o 100 tane kursun komünist oldugu icin degil-KÜRD oldugu icin vücütunda babasi tek tek saydi.

    yaziklar olsun-ne diyeyim.

    mazlum ve delil pirim olsun
    cafer cangöz pirim olsun
    cevahir pirim olsun

    ve tüm KÜRD DEVRIMCILERI-saygiyla ve hürmetle aniyorum-semah onlar icin dönüyor ve mizgeft´de dualar onlar icin okunuyor.
    sehidler bizim icin en degerli hakikat ve yol!!!

    kürd devrimciler bir olsun,pir olsun,beraber yürüsünler.

    kim icin???

    bagimsiz ve birlesik KÜRDISTAN icin!!!

    imrali bir muawiye´dir,bir mustafa kemal´dir bir fitne fesat adasidir.

    tek hamili yildirim pirim´e üzülüyorum-keske quling olsaydim da oraya ucsaydim.

    xwiska min helin-dile te herdem roje welat be!!!yezdan dilovan bike xwiska min.heyfa bi xwedi heyfa!!!

    silav u rez

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

2 × three =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla