Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Kürt oyları


Hilal Nesin / Kimi siyasiler seçimden önce atalarından birinin Kürt olduğunu söyleyerek Kürt oylarının kendisine verileceğini sanırken kimi siyasilerde Kürtlerin oyunu hafife alarak ne kadar çok ırkçılık yaparsa o kadar çok oy alacağını sanıyor. Kürtlerin oyunun üzerinden oynanan oyunlar dönen dolaplar saçma sapan demeçler söylenen gülünesi açıklamalardan Kürtlerin oyunun önemini, Kürtlerin vereceği oyların yapacağı büyük değişimi anlıyoruz.

İşin en komik yanı diyeyim zira gerçekten komik ama gülünesi değil ayıplanası bir komiklik Kürtlerin oyuna talip olan siyasilerin korkaklığı. 

Partisiz biri olarak bakınca tüm partilerin şaşkınlığını seyretmek sokak röportajında alev alev yanan sebze fiyatlarına anlam yüklemeye çalışan AKP li birini izlemek kadar zevkli olmasa da ben az biraz zevk almaya çalışıyorum. Haaa işin bide şu yanı var önümüzde ki seçimin yerel seçim olduğunu unutup ülkenin en önemli seçimi haline getirmekse ayrı bir durum. Şu enerjilerini binde birini genel seçimler için harcamış olsalardı 25 Haziran sabahı “Adam kazandı” cümlesini duymazdık.

Süresiz aşağıladıkları yok saydıkları saldırdıkları Kürtlerin oyları için süresiz kafa yorup akşama kadar Kürtlerin kime oy vereceğinin hesabını yapmaları kendilerinde kalıcı ruhsal bozukluğa neden oluyor farkında değiller…

Kürt oyları deyince de akla ilk gelen parti HDP oluyor ve üzülerek söyleyeyim ki arkasından da AKP geliyor. Bu kuralın değişeceğini sanmıyorum iki partiden biri daha az oy alsa da Kürtlerin tercihi her iki parti. Hal böyle olunca AKP diğer patiler den daha çok asılıyor bu işe. Kürt halkının en büyük zaafı ve bana göre kendilerine çok büyük zararı olan din olgusu, işte bunu çok iyi bilen AKP de yıllardır dini değerleri ön planda tutarak Kürt seçmene gidiyor. Onlarda; “Alnı secdeye değiyor” deyip oy vermeye devam ediyor. Kürtler alnı secdeye değenin Kürtleri katlettiğini ötekileştirdiğini yok saydığını bilmiyor olamaz zira yaptığı zulmü gizli saklı yapmadı her şeyi gözlerimizin önünde alenen yaptı. Çıkar ilişkisini ön plana almış, insanlarının öldürmesine kulak tıkamış çıkarı gereği Yılmaz Erdoğan gibi Orhan Miroğlu gibi saf değiştirmiş angutlar pardon satılmış Kürtler ise maalesef Kürtlere ırkçı faşist Türklerden daha fazla zarar vermeye devam ediyor. Kürt oylarının tamamını almayı isteyen RETÖ örgütü ise yıllardır bu konuda olmadık çalışmalar yapıyor. Sadece Selahattin Demirtaş’tan başlayarak Kürt belediye başkanlarını içeri atmakla kalmayıp Kürt kelimesinin “K” harfini söyleyenleri de PKK lı terörist vatan haini ilan ediyor. Gel gör ki başka biri çıkıp Kürt oylarına talip olduğu zaman ona da olmaz iftiralar atıyor, işin özeti sadece AKP Kürtlerden oy isteyebiliyor onun dışında Kürtlerden oy isteyen tüm partiler PKK’li oluyor vatan haini oluyor.

Trajikomik olansa CHP MHP İYİ part vs…. gibi düzenin partileri de Kürt oylarına talip olmaktan korkuyor olması, korktuklarının en büyük belirtisi ise HDP yi dışlamak oluyor. Erdoğan’ın yani RETÖ örgütünün başının “Kürt Kardeşlerim” demesinde bir sakınca yokken diğer parti liderleri “Kürt Kardeşlerim” deme cesaretini bile gösteremiyor. İşe şu tarafından bakınca “Kürt Kardeşlerim” dememeleri belki de daha hayırlı, malumumuz bugüne kadar Kürtlere kim, “Kürt Kardeşlerim” dediyse Kürtlere en büyük acıyı da o yaşattı. Hoş bunlarda “Kürt Kardeşim” demeden Kürtlerin acı yaşatılmasına destek oluyorlar.  

Her ne kadar itiraf etmeseler de Kürt oyları seçimlerde altın değeri kazanıyor. Bir çok ilde Kürt oyları belediye başkanını belirliyor vekil sayısını değiştiriyor.  Yıllardır devletin en büyükbaşın dan tutun en küçükbaşına kadar her seçim öncesi en çok konuştukları dillerinden düşürmedikleri parti HDP olmasında yatan gerçekte bu..Doğrusu onların HDP nin reklamını yaptığı kadar HDP kendi reklamını yapamıyor “reklamın kötüsü olmaz” mantığıyla bakacak olursak HDP nin reklamını çok iyi yapıyorlar. Partilerin alışıla gelmiş seçim vaatleri duymak için televizyon başına geçenlerin ilk duyduğu şey HDP oluyor, HDP de beş kuruş para vermeden reklamlarını yaptırıyorlar hem de kime Türkiye’nin en başındakinden en sonundakine kadar her kesimden insana. Patlıcanın kilosu olmuş 20 TL çok mu önemli, hayır değil konumuz HDP, köprü geçiş fiyatına ete süte ona buna kısaca iğneden ipliğe zam mı gelmiş, aman bize ne bizim konumuz HDP, adalet tepetaklak ekonomi çökmüş yasamız değil konu HDP, insan ister istemez “vaaay be sen neymiş HDP” diyor. Bu kadar çok konuşulduğuna göre varlığından korkuyor olmalılar. Bu kadar çok konuştuklarına göre tek muhalefet parti HDP…

Şu sıralar failli meçhuller kraliçesi, Tansu Çillerin arka bahçesi Ergenekonların ablası Meral Akşener’in HDP ye Kürtlere saldırmasından bir kez daha şunu anlamamış olduk anlamayanlara şaşarak, Erdoğan’ın çaktırmadan kurdurduğu ve birçok insanın inandığı siyasi bir parti sandığı İYİ parti bir parti değil RETÖ örgütünün desteklediğiyle oluşturulmuş bir proje partisi.  Bugüne kadarda Erdoğan tarafından hiçbir baskıya maruz kalmamış partilerinden biri, formaliteden bi kaç kez salon verilmemiş olması da göz boyamaktan başka bir şey değil zira MHP ile ittifak yapıp MHP ye alternatif kurulan partin aslolan görevi CHP den gelecek oyların önünü kesmek ırkçılara faşistlere bir kapı daha açmak. Yeri ve zamanı gelince Erdoğan’ı sarıp sarmalayacak partilerden biri olması için kurulan bir İYİ parti Kürtlere HDP ye saldırdıkça HDP nin yüzde elli oy almış parti sanıyorum. Bir parti bu kadar mı korkutur hepsini. Korkutuyormuş işte. HDP li olsam kasıla kasıla gezerdim 3000 koruması olandan değil sıfır koruması olan birinden korkuyorlar.

Hiç unutmam orta birinci sınıfta sınıfa giderken bir Rıfat hocamız vardı, tüm sınıf derste fısır fısır onu konuşurduk hatta hatta teneffüste bile Rıfat hoca dilimizden düşmezdi, oysa Rıfat hoca ne bizi döverdi ne de azarlardı. Bizi azarlayan sıra dayağına çeken öğretmenlerin adını beş dakika sonra unutup Rıfat hocayı unutmamamızı şimdilerde çok daha iyi anlıyorum. Tok bir sesi vardı, düzgün Türkçe konuşuyordu kurduğu cümleleri çok erken anlıyorduk, eskilerin deyimiyle gölgesi ağırdı, yavaş adımları vardı fakat ayağını basacağı yeri ayağını basmadan önce tahmin edebiliyorduk, keskin bakışlarıyla arada bir “hooop durun bakalım çocuklar” demesi bizi etkiliyordu. “Durun” diyen birinden korkuyorduk, sadece biz değil bizden büyük öğrencilerde korkuyordu hatta okulun öğretmenlerinin de ona duyduğu saygı farklıydı, argo bir deyimle herkes tırsıyordu. “Durun çocuklar” diyen birçok öğretmen varken sadece onun “dur” ihtarını duyuyorduk bir onu dinliyorduk.

Şimdi AKP lerin yaptıklarına kızıp “durun” diyen diğer partilere baktığımda aklıma Rıfat hoca geliyor, öğretmenlerimizin hepsi gelişi güzel özensiz “durun” demesini umursamamızın sebebi onların formaliteden “durun” deyişini anlıyor olmamızdan kaynaklıymış.  

Sanırım HDP yi dillerinden düşürmeme nedenleri de bu, tüm partiler yolsuzluğu haksızlığa adaletsizliğe geçiş verirken, CHP sadece arada bir kendi çıkarları gereği “durun” derken HDP nin formaliteden değil gerçekten “durun” dediğini anlıyor olmalarından kaynaklı. Haaa şunu da ekleyeyim bizde Rıfat hocayı sevmezdik kızardık, onun okulda olmasından rahatsız olurduk onun varlığı yaramazlık yapmamıza engeldi, diğer hocalar merdivenin duvarından kaymamızı görmezden gelirdi gördüklerinde de öylesine söylemiş olmak için “durun” derlerdi ama Rıfat hoca bizi duvardan indirene kadar başımızdan gitmezdi. Ne acı ki büyüyünce anladık kıymetini, umarım ülkemiz duvardan düşmeden anlar gerçeği.

Mezopotamya24.com

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

3 + eleven =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla