Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Musa Anter davası yine ertelendi

M.Ajansı // Musa Anter cinayeti davasında tanık olarak dinlenen Genelkurmay İstihbarat Daire eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin, “Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın yaşadığını biliyorum, sağlık problemleri olduğuna dair bilgi geldi” derken, tanık Serdar Ekingen, cinayet günü Orhan Miroğlu’nun “ben onu götürürüm” diye ısrar ettiğini kaydetti.

Musa Anter cinayeti ve JİTEM ana davası dosyalarının birleştirilmesi sonrası yapılan yargılamanın 9’uncu duruşması Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Musa Anter’in 1992 yılında öldürülmesine ilişkin “Yeşil” kod adlı JİTEM üyesi Mahmut Yıldırım’ın da aralarında olduğu 4 sanığın yargılandığı dosya ile birleştirilen 16 sanıklı davanın duruşmasını sanık ve müdafi avukatların yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekili Abdullah Koç, Hafıza Merkezi temcilcileri, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) temsilcisi gazeteci Erol Önderoğlu izledi. Duruşmada Genelkurmay İstihbarat Daire eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin tanık sıfatıyla ifade verdi.

Kimlik tespiti ardından dosyaya gelen bilgi ve belgeler okundu.

İlk olarak İzmir’in Fethiye ilçesindeki Ortaçay Adliyesi’nden SEGBİS ile bağlanan tanık Serdar Ekingen, Musa Anter’in katledildiği güne dair şu ifadelerde bulundu: “Diyarbakır Belediyesi’nde kültür müdürlüğünde çalışıyordum. Musa Anter Diyarbakır’a gelmişti. Musa Anter’in kültür etkinliği için geldiğinde iki gün boyunca onu götürüp, getirdim. Katledildiği tarihte ben belediyede çalışıyordum. Belediyemizin etkinliği olan festival kapsamında maktul Musa Anter misafirimizdi. Onun ile ilgilenmek üzere ben ve şoför arkadaşım görevlendirilmiştik. Şoförün adını hatırlamıyorum.

MİROĞLU ISRARLA ‘BEN GÖTÜRECEĞİM’ DEDİ

O gün Musa Anter ile birlikteydik programdan sonra otele gelmiştik. Ben bir görüşmeye gideceğim beni oraya götürün dedi, bizde götürdük. Kaldığı otele girdikten bir süre sonra Orhan Miroğlu geldi ve görüşmeye başladılar. Otelden bir yere görüşmeye gideceğini söylemiş ve bizden götürmemizi istedi. Ama Orhan Miroğlu, ısrar etti ‘ben onu götürürüm biz sonra yemek yemeğe gideceğiz’ dedi. Hatta bende gelme noktasında ısrar ettim. Seyrantepe’ye gideceğini söylemişti. Başka bir ayrıntı vermedi. Bizimle yaptığı bu konuşmadan ne kadar sonra Orhan Miroğlu’nun geldiğini hatırlamıyorum. Musa Anter ve Orhan Miroğlu, lobide konuştular ve baş başaydılar.

MİROĞLU DIŞINDA KİMSE GELMEDİ 

Musa Anter, ‘tamam yeğenim siz gidebilirsiniz’ diye konuştu. Şoförle birlikte oradan ayrılıp, eve gittim. Musa Anter ile çok kişi görüşüyordu. Otele gelip, giden konukları oluyordu. O akşam ben otelden ayrılana kadar Orhan Miroğlu dışında kimsenin geldiğini görmedim. Olayı akşam evde öğrendim. Ardından hemen hastaneye gittim. Olay sırasında Orhan Miroğlu da vurulmuştu ve Dicle Hastanesi’ne götürülmüş maktul ise devlet hastanesi morguna götürülmüştü.”

Bunun üzerine araya giren Orhan Miroğlu’nun avukatı Serhat Menzilcioğlu da, “Miroğlu nereye gideceğini bilmiyor. Müvekkilime suç isnattı bırakılarak, ifade ezberletilmiş. Musa Anter de otelden bir yere gideceğini bilmiyor” dedi.  Menzilcioğlu, “Anter, nereye, ne zaman gideceğini bilmiyor. Şoförü hatırlamıyor ama Seyrantepe’yi neden hatırlıyor. Süphan Mete yok muydu” diye sordu.

Soru üzerine Ekingen, “Benim yalan ifadem gibi bir sıkıntım yok. Olduğu gibi anlattım, ilk defa ifade veriyorum. Ne gördüysem ve aklımda ne kaldıysa onu anlatıyorum. Otelde kendisine ziyaretçi geldiğini hatırlamıyorum. Torunu denen çocuk hep yanındaydı. Onun ile birlikte gelen, ona hizmet eden biri vardı. Ama otelde lobide Orhan Miroğlu ile baş başa oturdular” diye vurguladı.

Bunun üzerine Miroğlu’nun avukatı Menzilcioğlu, “Miroğlu ve Anter nasıl gideceklerdi? Özel araç mı vardı?” sorularını Ekingen’e yöneltti.

Avukatın ısrarla yalan beyan olduğu söylemi üzerine söz alan Ekingen, şunları vurguladı: “Otele geldik, Musa amca Seyrantepe derken, akşam görüşmem var beni oraya götürün demişti. Saatini hatırlamıyorum ama Orhan Miroğlu geldi ve görüşelim dedi. Miroğlu, kalktıklarında sizin götürmenize gerek yok ben götüreceğim dedi.”

Avukat Menzilcioğlu’nun “neden ifade vermedin” demesi üzerine, Ekingen, “Avukat bey o dönemki kolluk kuvvetlerine sorsun?” diye cevapladı.

Daha sonra söz alan Avukat Selim Okçuoğlu ise, “kim ifadeyi” ezberletmiş diye sordu. Menzilcioğlu, “PKK ezberletmiş olabilir. Derin devlet ezberletmiş olabilir” diyerek Ekingen’in ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını ileri sürdü.

Avukat Okçuoğlu yeniden söz alarak, “Hatırlamadığım dediğiniz kişi Aziz Aksu olabilir mi? Çınar’a gitmek üzere de size bir bilgilendirme yapıldı mı? Musa Anter’in nasıl çağrıldığına dair bilginiz var mı? Devlet Hastanesi’nin santralinden yaptınız mı? Nevin Soyukaya belediye ile ilgili bazı görüşmeleri oradan yaptığını söylemişti, bilginiz var mı?” sorularını yöneltti.

Ekingen, bunun üzerine şöyle devam etti: “Belediye tarafından davet edildi. Kendisiyle kimin iletişim kurdu bilmiyorum. Kültür Müdüresi Nevin Soyukaya’dır ama görüşmelerle ilgili bilgim yoktur.  Diyarbakır Devlet Hastanesi’nde çalışan hemşire Neriman Korkmaz’ı tanıyorum. O zaman cep telefonu olmadığı için hastane santrallerinden sivil toplum örgütlerinin bir kaç tanesini olaydan haberdar etmek için aramıştık.”

Sorularına devam eden Okçuoğlu, “O akşam evde nasıl Anter’in öldürüldüğünü öğrendiniz” dedi. Ekingen de, “Ben maktulün hayatını kaybettiğini kardeşlerimden öğrendim” cevabını verdi. Okçuoğlu, “Neriman Korkmaz nerededir” diye sorunca, “Kültür müdürü de benim oturduğum bina da oturuyor. Olay tarihinde hemşire olan, Neriman Korkmaz benim eşimdir. O zaman evli değildik. Sonradan evlendik” diye yanıtladı.

“SENDİKACILIK YAPTIM”

Sanık avukatlarından Hikmet İşler, “Sizin bir sabıkanız var mı? Herhangi bir işle uğraştınız mı? Adli bir dava ya da cezai bir dava var mı? Örgüt üyeliği ile ilgili herhangi bir soruşturma var mı?” diye sordu. Ekingen, “Bu soruları neden sorduklarını anlamadım ama benim örgüt üyeliğinden soruşturmam yok. Sendikacılık yaptım, yıllarca sadece” dedi.

“MEDYA ORGANLARI DA İFADEYİ EZBERLETMİŞ OLABİLİR”

Miroğlu’nun avukat Menzilcioğlu yeniden, “Müvekkilimin adı geçen, çelişkili beyan geçtiği zaman itiraz etmekteyiz. Müvekkilim hakkında bazı medya organları, gazeteler müvekkilim aleyhine hakarete uğrayacak beyanlar oluşturuluyor. Müvekkil aleyhine basında yanlış anlaşılma oluşturacak algı olmaması için çaba harcıyorum. Buradaki meslektaşlarımı suçlamıyorum. Derin devlet de, PKK’de olabilir. Dışardaki medya grupları da ifadeyi ezberletmiş olabilir. Ben kimseyi suçlamıyorum” diye konuştu.

“BELGEYE ULAŞMADIM”

Tanık gazeteci Abdurrahman Şimşek de, “Ben mahkemenize 20 Aralık 2017 tarihli celsede ifade verirken, sanık Hamit Yıldırım’ın amcasının oğluna ilişkin gerekli bilgiyi sunacağımı söylemiştim. Gerek şahsi arşivim, gerekse kurumsal arşivimi inceledim. Bilgiye ulaşamadığımı söylemek için geldim. Yanlış bir beyan vermek istemiyorum. Araştırmam sürmekte ulaşırsam mahkemenizi haberdar edeceğim. Mahkemenize röportaj CD’sini göndermiştim, röportajın tamamıdır” diye konuştu.

“YER OLARAK BİLSEM İHBAR EDERDİM”

Son olarak tanık olarak dinlenen Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Daire eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin ise, “Açıkçası ben meslek geçmişi olmam ile ilgili duyduklarımı Haber Türk televizyonundaki bir programda kendi görüşlerimi açıklarken ilgili beyanda bulunmuş olabilirim. Yeşil olarak tanınan Mahmut Yıldırım’ın yaşadığı yönündeki kanaatim ile ilgilidir. Benim kendi çevremden gelen bilgilerden oluşan kanaatimdir. Bu bilgiler dahilin de bu kişinin yaşadığı kanaatine ulaştım. Yer olarak bilsem, gelir ihbarda bulunurdum. Yaşadığını biliyorum ama nerede yaşadığını bilmiyorum. Sağlık problemleri olduğuna dair bilgi geldi” diye kaydetti.

“ELDE ETTİĞİM BİLGİLERİ SÖYLEYEMEM”

Kanser olduğuna dair bilgilerin kendisine geldiğini vurgulayan Pekin, şöyle devam etti: “Nerede tedavisinin sürdüğünü, hangi kimliği kullandığına dair bilgi edinmedim. Ben 2011 Eylül ayına kadar orduda görev yaptım. Orduda toplamda 43 yıl görev yaptım, yukarda açıkladığım malumatı emekli olduktan sonra öğrendim. Terörle mücadele konusunda çalışıyordum görev sırasında da bu kişiyle ile ilgili bilgiler vardı. Kamu görevim boyunca elde ettiğim bilgileri açıklama durumum yoktu. Ama onları burada açıklayamam.”

Bunun üzerine avukat Okçuoğlu, 2 Nisan 2012’de Pekin’in yaptığı röportajı mahkeme sırasında dinletti. “Türkiye’de devletle beraber asayişten görevli olanlarda bu tip adamları kullanmıştır” sözlerinin geçtiği videoda “Yeşil suikastlarda kullandı. İnfazlar yapılmasında, insanların sorgulanmasında kullandı” ifadeleri dinlendi. Okçuoğlu, “Devlet sırrı bilgilerini sorgulamıyoruz dosyamız ile ilgili kısımları istiyoruz. Yeşil’in 95 yılında kendine getirildiğini söylüyor. Cem Ersever’in öldürüldüğü olayda da Yeşil’in ismi geçiyor. Yaşadığı ve Türkiye’de olduğunu söylüyor ki biz başından beri yaşadığını biliyoruz. Siz bu bilgileri nerden öğrendiniz” diye sordu.

“KİMLİĞİ DE SURATI DA DEĞİŞTİRİLMİŞ OLABİLİR”

Somut olarak kimle konuştuğunu hatırlamadığını ifade eden Pekin, şunları söyledi: “Bilgileri duyduğum kişiler görevli kişiler değildi. Militanlar, istihbarat kökenli arkadaşlarım, sonrasında emekli olarak çalışmış kişiler, değişik yerlerde etkinliklere katılırım bu etkinliklerde duyduğum bilgilerdir. Sadece hastalıkla boğuştuğunu biliyorum, bir şekilde tedavi oluyordur. Sahte kimlik kullanıyor olabilir. Kimliği değiştirilmiş de olabilir, suratı da değiştirilmiş olabilir, bilgiye sahip değilim.”

“TANIK KORUMA ALTINDA MIDIR, BİLMİYORUM”

Pekin, ifadelerini şöyle sürdürdü: “Mahmut Yıldırım, tanık koruma prosedürü uygulandı mı bilmiyorum ama olasılık dahilinde olabilir mi, bilmiyorum. Program ile ilgili çağırdılar gittim, ifade verdim. Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle mücadele biriminde programın yayınlanmasını takiben geçirdiğimiz Ekim ayında ifade verdim. JİTEM jandarma ile ilgili bir durum. Belirtilen tarih 1990’ların başı ben o dönemde Brüksel’deydim. Devletin yaptığı açıklamalar dışında söyleyeceğim bir şey yok. Ankara’ya geldiğinde Cem Ersever ayrılmıştı. Cem’in öldürüldüğü tarihte Brüksel’deydim.”

“KİMLİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ OLABİLİR”

“Biz Harp Okulu’nda 690 kişi mezun olduk. Dolayısıyla herkes birbirini tanır. Somut olarak bir bilgiye sahip değilim” diye devam eden Pekin, devamla şunları ifade etti: “Somut olarak Yeşil ve benzeri kişilerin bölgede kullanıldığına dair elimde bilgi yok. Bunu programda kanaat olarak söyledim. Sadece bölge değil. Tüm Türkiye’de devletin kimi nasıl kullandığına dair bilgi var. Devletlerin istihbaratı, gizli servisleri maalesef böyle çalışır. Devlet adına çalışan faili meçhul unsurlar böyle çalışır. Deşifre olan kişiler bir yerlere gönderilir, kimlikleri değiştirilir, görüntüleri değiştirilir. Türkiye içinde de dışında da yaşayabilir. Bildiklerini düşünürsek sanık ‘YEŞİL’ kodlu Mahmut Yıldırım’ında kuvvetle yüzü, kimliği değiştirilmiş olabilir.”

Jandarma ve Türk Silahlı Kuvvetleri istihbaratlarının farklı olduğunu sözlerine ekleyen Pekin, şunları söyledi: “Jandarmanın insan istihbaratı yapma yetkisi vardır. Görüp, geçirdiğim devlet tecrübem de her ikisinin istihbaratı farklıdır. Jandarmanın istihbaratı insanı da konu edinen bir yapılanmadır. Bu bağlamda yetkileri fazladır. Jandarma istihbarat yapılanmasının edindiği malumat komutan tarafından gerekli görülürse TSK ile paylaşılır. 1995 yılında 5’inci Hudut Alay Komutanlığı’nda görev yaparken Iğdır İl Jandarma Komutanı olan ve ismini hatırlamadığım ancak soyadı Nacak Albay yanında ‘Yeşil’ kodlu Mahmut Yıldırım ile birlikte yanıma gelmiştir. Bunu bölgede kullanabilirsiniz. Terörist avında başarılıdır bir tanıdım da bulunduktan sonra sıkıntılı ve para karşılığında iş yaptığını düşündüm. Tehlikeli olduğunu gördüğüm için bu kişi ile işim olmaz diye söyleyerek, kendisiyle çalışmayacağımı Albay Nacak’a bildirdim. İlk defa o tarihte gördüm, bir daha da görmedim.”

SANIK ABDÜLKADİR AYGAN’IN BEYANLARI DİNLENDİ

Genelkurmay İstihbarat Daire eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin’in ifadesi ardından gazeteci Abdurrahman Şimşek’in sanık Abdulkadir Aygan ile yaptığı röportaj, mahkeme salonunda yaklaşık 40 dakika izlendi. Aygan, Musa Anter’in öldürüldüğü geceye dair videoda söylediği beyanlara ilişkin görüntülerin ham hali izlendi.

“HAMİT YILDIRIM ANTER’İ ÖLDÜRDÜ”

Aygan, videoda şu itiraflarda bulunuyor: “Hamit Yıldırım geldiğinde heyecanlıydı. Herkes de silah vardı. Tabanca vardı üzerinde. Şırnaklı Hamit Yıldırım’a umman isimli 9 milimetrelik 14’lü bir silah verilmişti. ‘Niye yanımıza getirmedin’ diye sordum. O da, ‘ Şüphelendiler o yüzden vurmak zorunda kaldım. Vurmak zorunda kaldım’ dedi. Hamit Yıldırım’ın fotoğrafını teyit eden ve katil bu. Cemil Işık’ın adamıydı. Şırnaklı Hamit olarak biliniyordu. Şırnak merkez Kumçatı’lı Şırnaklı Hamit Yıldırım olarak JİTEM ve Yeşil’in görevlendirdiği kişi buydu. Kesin olarak teşhis ediyorum. Cinayetten bir sene önce ve 9 sene sonra çekilen fotoğraflar aynıdır. İnce ve uzundur. O zaman gömlek giymiş ve tabancayı gömleğin altına koymuştu. Olay gecesini hatırlayınca sinirlerime hakim olamıyorum yazık ya.

ÖLÜM EMRİ VERİLMEMİŞTİ

İsveç’te bana buna benzer fotoğraflar getirdiler. Ben bunu doğru dürüst teşhis edemem. Ama şimdi teşhis ettim. Kişilerin gençlik halleri olmadığı için teşhis edemedim. Bu şekilde tanımam mümkün değildi ama Diyarbakır’da gördüğüm şahıs budur. En mukaddes şeye yemin ediyorum bu adam yaptı. Her zaman kim isterse istesin bu adamı teşhis ederim. Yaşlı bir insanı orada öldürdüler. Ben bir yıl görev vermiştim bir yere götür diye ama orada da ne olacağını bilmiyordum. Ölüm emri verilmemişti sadece getirin demişlerdi.”

CD’nin izlenmesi ardından söz alan müşteki avukatlarından Selim Okçuoğlu, şunları söyledi: “Bildiğiniz gibi her şey delil olabilir. Bunu değerlendirmesi takdiri yargılama yapan makama ayıttır. Bugün hukuka aykırı olmayan bir delille huzurunuzdayız. Hem İsmail Hakkı Pekin’in tanıklığı hem CD bizi bir adım ileri götürür. Sonraki aşamalarda beyanda bulunacağız.”

“YEŞİL TANIK KORUMA ALTINDA MI”

Okçuoğlu daha sonra taleplerini şöyle sıraladı: “Sanık Abdulkadir Aygan’ın ifadesinin ve Pekin’in videodaki konuşmalarının deşifre edilerek, dosyaya konulmasını, Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Hüseyin Oğuz’un Jandarma İstihbarat görevlisi olarak çalışan kişinin tanık olarak, hemşire Neriman Korkmaz’ın da tanık olarak, Pekin’in söz konusu videodan sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele’de verdiği ifadenin dosyaya tebliğ edilmesi için müzakere yazılmasını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Pekin hakkında soruşturma olup, olmadığını varsa dosyaya tebliğ edilmesini talep ediyoruz. Hogir kod Cemil Işık’ın Almanya’da katledilmesi olayına ilişkin cerahim evrakının dosyaya dahil edilmesi, bu konuda yazılan ara kararın akıbetinin sorulmasını talep ediyoruz. Cem Ersever’e yönelik beyanlar ortaya çıktı. Cem Ersever olayı ile ilgili soruşturma ve kovuşturmaların dosyaya konulmasını istiyoruz. MİT raporu kapsamında varlıklarından bahsedilen iki MİT görevlisinin ‘Yeşil’ kodlu Mahmut Yıldırım’ın kendileriyle temasa geçtiğinin yer almasıyla birlikte bu iki kişinin tanık olarak dinlenmesini istiyoruz. Anlaşılıyor ki Mahmut Yıldırım, tanık koruma kapsamında olduğu kanaatindeyiz. Yıldırım’ın tanık koruma kapsamında hakkında işlem yapılıp, yapılmadığı yönünde, Pekin’in ifadesinde söylediği kanser olan bir kişinin geniş bir tıbbi alt yapıda tedavi edilmesi gerekir. SGK kaydı olan Mahmut Yıldırım’ın mahkeme tarafından araştırılmasını ve bilgilerin dosyaya kazandırılmasını istiyoruz.”

“TUTUKLANMAYACAĞIM TAKDİRDE İFADE VEREBİLİRİM”

Aygan’ın avukatı Ece Çam Yiğit de, “Müvekkilim Aziz Turan (Abdulkadir Aygan) müvekkilim tutuklanmama garantisi verilmesi durumunda mahkemeye gelip ifade vereceğini, mail ve telefon numarası bildirmiştir. Kendisine dosyaya konu olan iddianameyi de mail olarak gönderdim” dedi.

Sanık avukatlarından Hamit İşler de müşteki avukatlarından Selim Okçuoğlu’nun tüm taleplerinin reddedilmesini talep ederek, yazılı savunma yapacağını söyledi.

“CD’DEKİ BEYANLARA İTİBAR EDİLMEMELİDİR”

Sanık Hamit Yıldırım’ın avukatı Kaya Yelek de, “CD’deki görüntülere itibar edilmemesi gerekiyor. Abdulkadir Algan’ın başka bir yerdeki röportajın da ‘Yeniden ifade vermek istiyorum. Hamit Yıldırım’ı zorla teşhis ettim. Hamit Yıldırım hiçbir zaman örgüt içerisinde yer almadı’ sözleri var. Hukuka uygun bir beyan değildir. Orada söylediklerinde yönlendirici sorular var. Bu yüzden ifadelere beyan edilmemelidir. Olay ile bir zat muhatap olan Orhan Miroğlu’dur o da teşhis edememiştir. Aygan’ın ifadelerinin geçersiz olması gerektiği kanaatindeyiz” diye konuştu.

AHMET TÜRK DİNLENECEK 

Avukat savunmaları ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, şu kararları oluşturdu: “Yakalamalı sanıklar hakkında yazılan müzakerelerin akıbetinin sorulmasını isteyen mahkeme heyeti, Ahmet Türk’ün açık adresinin belirlenmesi için müzakere yazılmasına ve tanık olarak dinlenmesini ve müdafi avukatlarından Selim Okçuoğlu’nun tüm taleplerinin kabul edilmesi ve duruşmanın 20 Mart 2019’a verilmesine karar olunur.”

Ankara 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava ertelendi.

(MEZOPOTAMYA AJANSI)

 

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

two × one =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla