Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Reaksiyorner PKK aşısı Ve HDP

Aytekin Yılmaz / HDP 2013 te ilk kurulduğunda epey bir heyecan yaratmıştı. Hikayenin içini dışını gelmişini geçmişini bildiğim için çok heyecanlanmamıştım. Nedenini soranlara şimdi aşağıda yazacaklarımı anlatıyordum.

Türkiye’de devrim yapmak, ya da sol mücadeleyi geliştirmek PKK’nin 1982 den beri yapmaya çalıştığı bir girişimdi. İlk 1982 de Faşizme Karşı Birleşik Direniş Cephesi girişimidir. Bu oluşum sol radikal örgütlerle yapılan ilk işbirliği ve cephe oluşumudur. ’80’lerin sonunda siyasi bir güç haline gelemeyince bu cephe dağıldı. PKK bu kez ’90 ların başında Türkiye için yeni bir PKK kurmaya karar verdi. Devrimci Halk Partisi adıyla bir parti kurup, kadrolarını Türkiye metropollerine gönderdi. Amaç, Karadeniz dağlarında yeni bir PKK ile Türkiye devrimini gerçekleştirmekti.

Şam’daki hesap Türkiye gerçekliğine çarptı. Kadrolarını Karadeniz’e, Anadolu’ya gönderdi ama gönderilenlerin neredeyse hepsi sanki hapishanelere gönderiliyormuş gibi tutuklandılar. En fazla iki ay Karadeniz’de kalan biri, hapishaneye gelirken yanında da en az iki kişi getiriyordu. Ne güzel işte, yoldaşlar örgütleme yapmışlar diye sevinecektik ki, meğer Tokat’ta Ordu’da örgütledikleri de orada çalışan Kürtlermiş.

Kısacası bu DHP projesi de yarım kaldı. İki yıl içinde Şam’da kamplarda eğitimini almış, Türkiye devrimini yapmaya gelen kadroların tümü de hapishanelerde buluşmuş oldular. Proje tutmayınca neden tutmadığı üzerine yoğun toplantılar yapıldı. Herkes kendi deneyimini anlattı. Sonuçta ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Bu nedenlerden çarpıcı olanı şöyle, üç kişilik bir grup, Tokat kırsalında örgütleme yapmak için bir köye gidiyorlar, köylü evine kabul ediyor. Birlikte TV’de haberleri dinliyorlar. Haberler dağılmakta olan SSCB üzerinedir. Haberler bitince köylü döner bunlara şöyle der, “Siz devrim yapacağız, sosyalizmi kuracağız diyorsunuz ama SCCB deki sosyalizm yıkılıyor. Bu devrim nasıl olacak?”

Köylünün bu değerlendirmesi üzerine örgütçü yoldaşların ezberi bozulur. Sonrası da yok zaten. Bir ay sonra yakalanıp hapishaneye bizim koğuşa geldiler. Bazılarıyla hapishane koğuşlarında tanıştık. DHP’lılara dedim ki, Köylü amca size bu aşının neden tutmayacağını çok güzel anlatmış. Bence bunu rapor edin Abdullah Öcalan’a gönderin bu aşının neden tutmayacağını o da anlamış olsun. DHP’lılar cesaret edip bunu yazamadılar. Bütün hataların kendilerinin yetmez küçük burjuva Kemalist özelliklerinden kaynaklandığını söylediler.

Bu yalan 10 yıl sürdü baktılar ki bu aşı da tutmadı. Örgütü feshettiler. Örgütü kapattılar ama kendileri içeride kaldı. Bu davadan 25 yıldır hapis olanlar var, halen mahpuslar. İnsan düşününce üzülüyor.

İllegal alanda Türkiye’de PKK aşısıyla devrim ihracının durumu böyle. Peki, legal alanda nasıl? Burada da durum aynıydı. Son 30 yılda doldur boşalt yapılmadık örgüt çevre kalmadı. HDP örneği son örnektir.

Peki sorun neydi, PKK aşısı niye tutmadı Türkiye özelinde? Hapishanede 6 ay bunun üzerine düşünüldü taşınıldı saha çalışması örnekleri karşılaştırıldı. Gereği düşünülüp rapor tutuldu. Denildi ki, PKK aşısıyla Türkiye’de devrim yapmak kolay değil. Bir çok neden sıralanmıştı ama en çarpıcı olanı şuydu, soğuk savaş dönemine ait sol patentli “devrimci halk savaşı” yöntemi ve bunun Kürt modeli aşısının son kullanma süresi geçmiştir. Vadesi geçmiş, zaman aşımına uğramış bu aşı, Türk toplumu bünyesinde reaksiyona neden oluyor. Başka çarelerine bakmak gerekir denildi denilmesine ama cesaret edilip de bu rapor aşılama merkezine gönderilemedi.

Yakın zamanda HDP’nin “Türkiyelileşme” ile başlayan siyaseti, bir süre sonra “Özyönetim” ilanlarıyla sonlandırıldı. HDP diyor ki, “Biz ilan etmedik özyönetimleri…” edenlere engel olunamadı ama. HDP nin sorunu tam da burasıdır. Legal siyasette bir yandan Türkiyelileşme diğer yandan özyönetim, öz savunma gibi çıkışlar. HDP’nin meşruluğunu gölgeledi.

Peki, son üç yılın muhasebesi yapıldı mı? Yani bugün “Ortak vatan, demokratik cumhuriyet” dediniz, yarın yine Kürt şehirlerinde sabah erken kalkan Heval “Özyönetim” ilan etmeyeceğinin garantisi var mı?

HDP bu sorununu hal etmeli, yani dağla PKK’yle netleştirmesi gerekir. Eğer sorun ortak vatansa, cumhuriyetin demokratikleşmesiyse şiddete gerek var mı? Bunun için bir insanın burnunun kanamasına gerek var mı?

Amaç ortak vatan ve demokratikleşmeyse bu sorun neden sadece Kürtlerin sorunu oluyor, şu aşamadan sonra Türkiye’nin demokratikleşmesi sorunu Muğla, Yozgat ve Rizelilerin sorunu olmalıdır. Niye ki bu Türkiye sadece Kürtlerin midir ki, bir tek Kürtler bunun için ölüyor, öldürüyor?

Yıllardır korkunç bir trajedi izliyoruz. Amaç ortak vatansa, demokratikleşmeyse niçin insanlar ölüyor? Bu bedel yoksul Kürtlere niçin ödettiriliyor?

HDP son üç yılda yaşananların muhasebesini yapmadan, yoluna devam edemez. Benim kendilerine sorduğum soruları dağdakilere sormalıdırlar. Eğer gerçekten yoluna devam etmek istiyorsa…

HDP’liler her ne kadar inanmak istemese de eninde sonunda şu acı gerçeklerle yüzleşecek…

1)HDP bir İmrali projesidir. Öcalan’ın deyimiyle, “Biz Devlet görevlileriyle (MİT’i kastederek) birlikte düşündük”Öcalan’ın 1999 dan beri oluşturduğu her siyasi proje devlet onaylıdır. Öcalan devletin onay vermediği bir projeyi değil, hiçbir açıklamayı bile yapamaz.

2)HDP projesi T. Erdoğan’ın başkanlığının kabulü üzerine oluşturulmuştu. Çözüm süreci de bunun üzerine geliştirilmişti. Namık Durukan’ın Milliyet gazetesinde yayınlanan İmralı notlarında Öcalan ne diyordu, unuttunuz mu? “Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz.”demişti.

3)Çözüm süreci HDP’nin 80 milletvekili almasıyla bitmedi. Kandil’in ve HDP’nin İmralı’da çözüm sürecinin bir tarafı olan ve tek sorumlusu Öcalan’ın boşa çıkarılması nedeniyle sonlandırıldı. Öcalan içeride “Seni başkan yaparız” derken, siz dışarıda “Başkan yaptırmayacağız!” dediğinizde hiç başlamamış süreç bitmiş oldu.

4)Öcalan’ı baş müzakereci yapan Kandil idi. Görüşmeleri iki yıl boyunca gerçekleştiren ise HDP heyetleri idi. İki yıl boyunca süreç “İyi gidiyor, barış gümbür gümbür geliyor”, “Hakan Fidan çok başarılı Dişişleri Bakanı olmalıdır” diyen HDP lilerdi. Peki sonrasında ne oldu?

5)HDP ilk kurulduğunda 2013 Mayısında hükümete yakın bir TV kanalı benimle canlı söyleşi yaptı. “HDP PKK’ye rağmen hiçbir şey yapamaz!” dediğimde sunucu az kalsın beni dövecekti. HDP’yi eleştirdiğim için beni dövmek isteyen gazeteciler ve hükümet  medyası, HDP’yi de Selahattin Demirtaş’ı da parlatmak için ellerinden geleni yaptılar. HDP daha çok vekil çıkarsın, CHP yerine muhalefet partisi olsun diyenler hükümete yakın medya ve gazetecilerden başkası değildi, unuttunuz mu? Hatta HDP hükümet ortağı olmalıdır diyenlerde yine hükümete yakın gazeteciler ve medyasıydı.

6)Tüm bu HDP sürecini özetleyecek olursak, Öcalan tarafından düşünülmüş, MİT tarafından desteklenip parlatılmış bir projenin devletin dışında bağımsız olabilme ihtimali olabilir miydi, bence olamazdı. HDP ve PKK’nin Öcalan’a direnmesi demek devlete de direnmesi demekti. Dışarısı yani örgüt Öcalan’ın hazırladığı programın dışında hareket etmeye başladığı için ateşkes süreci de fiilen sona ermiş oldu. Öcalan’la başlamış bir süreci Öcalan olmadan yürütebilmek imkansız bir şeydi. Mesela HDP den hiç duydunuz mu, devlet bizi oyuna getirdi, devlet bize ihanet etti diye. Ama Hükümetin ilgili Bakanları “HDP sürece ihanet etti” açıklamasını çok yaptı. Bununla demek istedikleri şey şuydu, HDP ve Kandil Öcalan’ı boşa çıkararak bizi de boşa çıkarmış oldular.

7)Şimdiden sonra ne olacak HDP’nin durumu? Bana göre HDP bitmiş bitirilmiş bir partidir artık. Bunda devlet kadar PKK nin de önemli katkısının olduğunu düşünüyorum. 30 yıldır denenen PKK aşısıyla Batıda muhalefet geliştirmenin kolay olmadığını, olamayacağı görüldü. Eğer amaç Türkiye’nin demokratikleştirilmesiyse bunun için neden sadece Kürtler çaba içinde olsun ki…

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

10 − 6 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla