Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Kırk Katır, Kırk Satır!

http://www.vengma.com/kirk-katir-kirk-satir-2/

Selim Çürükkaya/ Türkiye’de Referandum yaklaşıyor ve bende hiçbir ilgi, hiçbir heyecan belirtisi yok.

Yirmi altı yıl önce hapisten çıktıktan hemen sonra, Türkiye’yi gizli yollarla terk ettim.
Ve 26 yıldır gidemiyorum.
Kardeşim  Hasan Çürükkaya Bingöl, Ömer, Dersim dağlarında vuruldu, cenaze törenlerine gidip katılamadım.
Önce babam vefat etti, ardından annem yaşamını yitirdi.
İkisini de göremedim. Mezarlarının başına gidip, bir elhamdulilah okuyamadım.
2016 da, yani geçen yıl, kardeşim Sait, Naweran bölgesinde yaralandı.
Yaralı olarak Almanya’ya getirdik, yaşamını yitirdi. Cenazeyi Almanya’dan Erbil’e, oradan Sılopi üzeri köyüme yolladık.

Ben sınır kapısına kadar gittim, ötesine gidemedim.
Gitsem tutuklanacağımı biliyorum.
Tunus’tan beni geri çevirtenler, Avusturya’da gözaltına aldırtanlar,
Diyarbakır ağır ceza Mahkemesi kararıyla tutuklama kararımı çıkartanlar beni bekliyorlardı.

Benim işlediğim bir suç yoktu.
Beni tutuklatmak isteyenlerin işlediği on binlerce suç vardı.
Ve ben onların işledikleri suçlara karşı çıkmıştım.
Beni tutuklatmak istemelerinin nedeni budur.

26 Yıldır kendi köyümden, ilimden, ülkemden bu yüzden koptum.
Derdimi kitaplara, filmlere, makalelere döktüm.
Zalimlere hiçbir şey anlatamadım.

Ne o ülkenin sağcısı, ne solcusu, ne askeri, ne dincisi, ne de dinsizi bizi anladı!
Hangisinin eline fırsat geçtiyse, beni ve ulusumu yok saydı.
Şimdi referandum yapacaklarmış, yedi şehrimi Cengiz Han ve Timur Leng metodları ile ortadan kaldıran 12 Eylül Anayasasına ‘evet’ mi diyeyim? Yoksa bundan sonra başımıza daha beterini getirecek olan anayasaya mı“evet” diyeyim?
Bilemiyorum !
Ama onlar beni “evet” ile “hayır”arasına germişler!

Uzun ve sağlam iplerle, kırk  katıra ellerim ve ayaklarım bağlanacak, katırlar ürkütülecek, her biri bir tarafa kaçacak veya kırk kişi, kırk satırla beni doğrayacak!

Gel bir tercihte bulun diyorlar!
Senin anayasanda benim ulusumun varlığı yok!
Ben yokum, kaçağım ulusum gibi…
Senin anayasanda benim dilim dil değil,
Dilsizim ben!

Ve kendi vatanımda, kendi topraklarımın üzerinde esirim.
Korkarım askerinden! Senin askerine, kendi askerim diyemiyorum.
“Türk askeri” diyor halkım.
Ve askerin, güvenliğimi sağlamak için vatanımda değil, doksan yıldır halkımla savaşmak için oradadır.
Bunları inkar edebilir misin?

Türk askeri, 90 yıldır köy yıkar, şehri harabe eder, orman yakar, kadınlara tecavüz eder.
Çocukları çarşıda vurur. Eski anayasan da yeni anayasan da bunları bize reva görür.
Bundan dolayı ne kırk katırına, ne de kırk satırına eyvallah dememi bekleme benden!

Seninle kavgam, şairin deyimiyle “yeryüzü aşkın yüzü olana dek sürecek”

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

three × 1 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla