Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Reyhanlı işinde bir ‘MİT yeniği’ var!

Celal Başlangıç //  Gündeme bomba gibi düşmüştü haber.

53 kişinin yaşamını yitirdiği Reyhanlı katliamının planlayıcısı Yusuf Nazik, MİT’in başarılı bir operasyonuyla Suriye’nin Lazkiye kentinde yakalanarak Türkiye’ye getirilmişti.

Ancak haberin servis ediliş biçiminde bir gariplik vardı.

Daha savcılığa bile çıkartılmamış zanlının Türk bayrağı yanında yaptığı “itirafların” görüntüsü de medyaya servis edilmişti.

Nazik, eylem talimatını Suriye istihbaratından aldığını söylüyordu bu video kaydında.

Devletin haber ajansı AA ve AKP iktidarının medyası “milli ve yerli” bir operasyonun ayrıntılarını veriyordu. İşin ilginci olay neredeyse soğuk savaş dönemindeki casusluk filmlerine dönüştürülmüştü.

Hürriyet: Esad’ın kalesinde MİT operasyonu

Sabah: “Türkiye devletinden kaçamadım. Beni yakalayıp Suriye’den getirdiler”

Yeniçağ: MİT, terörist Yusuf Nazik’i Esad’ın kalesi olarak bilinen Lazkiye’de yakalayıp Türkiye’ye getirdi

Yeni Şafak: Esed’in en hızlı adamı yakalandı. Reyhanlı katliamının organizatörü Yusuf Nazik, Esed rejiminin en güçlü olduğu Lazkiye kentinde yakalanıp Türkiye’ye getirildi.

Milliyet: MİT, terörist Yusuf Nazik’i Suriye’de rejimin en korunaklı kentlerinden Lazkiye’nin merkezinden alıp Türkiye’ye getirdi

Vatan: MİT Esad’ın kalesinden söküp aldı

Akşam: Esad’ın kalesinden Reyhanlı paketi

Güneş: Esed’in kalesi Lazkiye’de kıskıvrak yakalandı

Ama o da ne; devletin resmi ajansı AA’nın “yerli ve milli” dediği operasyona yine devletin kontrolündeki televizyon kanalı TRT Haber aynı saatlerde verdiği haberde operasyonun Suriye istihbaratıyla birlikte yapıldığını söylüyordu ısrarla.

TRT Haber’in konuyla ilgili yayınında “MİT’ten Suriye’de Reyhanlı operasyonu / MİT, Suriye istihbaratıyla ortak operasyonda Reyhanlı saldırısının planlayıcısını yakaladı” KJ’sini kullanıyordu.

Hatta bununla da yetinmiyor devletin TRT’si. Haberi verirken durumu yorumlaması için bir akademisyene bağlanıyor telefonla.

Akademisyen de Suriye istihbaratının MİT’le birlikte operasyon düzenlemesinin önemli olduğunu, Suriye istihbaratının bu operasyona katılarak Türkiye’ye olumlu mesaj vermek istediğini söylüyor.

Ancak daha sonra hangi el devreye girdiyse, TRT bu haberi değiştiriyor ve bu kez operasyonda hiçbir istihbarat örgütünden yardım alınmadığının altını ısrarla çiziyor. (Oda TV / Sami Menteş)

Yaşanan bu garipliği bir-iki televizyon kanalı ve birkaç internet sitesi dışında bütün medya görmezden geliyor.

Ama işin başka bir boyutu daha var. İktidar medyası bu haberi çarşaf çarşaf verip bir kahramanlık destanına dönüştürürken, “Reyhanlı katliamının planlayıcısı” olarak Türkiye’ye getirilen Nazik’in kim olduğuna, adının daha önce nerede geçtiğine hiç bakmıyor ya da görmekten ısrarla kaçınıyor.

Oysa Nazik’in adı Reyhanlı katliamı davasında defalarca geçiyor; hem de “MİT’e çalışan kaçakçı” olarak.

Artı TV’de konuyla ilgili yayınlanan haberin ilgili bölümüne bir bakalım.

“Davaya ilişkin bu bilgileri davanın bir numaralı sanığı olan Nasır Eskiocak 26 Ağustos 2014 tarihinde mahkemede savunma yaparken veriyor.

Eskiocak’ın ifadesinde işi MİT’in Türkiye’ye getirdiği Yusuf Nazik ve MİT mensubu kişilerle planladıklarını ama kendisine uyuşturucu taşınacağının söylediğini ifade ediyor.

İfadeye göre sanık Eskiocak, Yusuf Nazik ile Suriye’de karşılaşıyor.

Yanında ‘Hacı’ denilen bir kişiden daha söz ediyor.

Bu kişilere takip edildiğini ve içinde uyuşturucu olduğunu sandığı paketi götüremeyeceğini belirtiyor.

Ancak Yusuf Nazik ve ‘Hacı’ denilen kişi ‘Merak etme Türkiye’de nereye gidersen git seni kimse durdurmayacak’ diyor.

Eskiocak aynı ifadesinde daha önce de Suriye’ye gittiğini, ‘Hacı’ denilen bu kişi ile görüştüğünü ve Hacı’nın yanında iki Türk’ün de olduğunu hatırlatıyor.

Hacı’nın bu kişilerden şöyle söz ettiğini söylüyor:

‘Biz bu kişilerle uzun zamandır çalışıyoruz. Onlar sana kimseyi dokundurmazlar. Onlar MİT mensubu. Bütün sorumluluğu biz alıyoruz. Sen elindeki paketi Ankara’ya değil, Konya’ya değil, Reyhanlı’ya bırak.’

Eskiocak ifadesinde Suriye sınırında yakalandığını, burada kendisine işkence edildiğini söylüyor.

‘Sen Suriye’ye bomba işi yapmak için gittin. MİT görevlilerini gördüğünü söylemeyeceksin. MİT’ten kimsenin bilgisini vermeyeceksin.’

Eskiocak ifadesinde MİT’in Türkiye’ye getirdiği Nazik’le ilgili olarak ‘Yusuf Nazik bana MİT ile uzun süredir çalıştığını, kaçakçılık yaptığı dönemde o zaman avukat olan Sadullah Ergin ile tanıştığını, Suriye’de iken Hacı’nın yanındaki iki kişinin ise MİT elemanı olduğunu söyledi’ diye konuşuyor.”

İşte “MİT operasyonu” ile Lazkiye’den Türkiye’ye getirilen Nazik’in, Reyhanlı katliamıyla ilgili davanın dosyasında yer alan ifadeler bunlar.

Reyhanlı katliamının bir başka boyutu da ilginç bağlantıların ortaya çıkarılması için aydınlatıcı olabilir.

Birincisi MİT’ten savcılığa, emniyete kadar herkes bu katliamın olacağını biliyordu.

Gelin görün ki günler öncesinden yapılmasına rağmen hiçbir ihbar değerlendirilmedi.

Katliamın sorumluları katliam gününe kadar izlendi ancak katliam günü takip bırakıldı.

Katliamın olduğu bölgedeki yol kontrolleri katliamın olduğu gün yapılmadı.

Yapılan ihbarlarda adlarına, sanlarına, araçlarının plakalarına kadar ihbar edilen kişilerin yakalanması için ne savcılık, ne emniyet, ne de MİT bir şey yaptı.

Oda TV’den Sami Menteş’in tespitine göre o dönem görevlerini yapmayanların bugünkü durumları şöyle:

“İhbarı değerlendirmesi gereken ama gelin görün ki katliamın iddianamesini yazan Özcan Şişman FETÖ’den içeride, kritik konumdaki iki polisten biri FETÖ’den hapis cezası aldı, diğeri de FETÖ’den yargılanıyor.”

Şimdi gelelim meselenin aslına.

Çok açık ki Türkiye bölgede yeni bir oyun planının elini açıyor.

İdlib’de tam anlamıyla sıkışıp kaldı AKP iktidarı.

Bir yanda Rusya, İran ve Suriye… Diğer yanda ABD ve müttefikleri… Üçüncü köşede eli silahlı cihatçı çeteler…

Erdoğan bir tercih yapmak zorunda. Ama neyi tercih ederse etsin, her bir seçeneğin ağır bir maliyete yol açacağı ortada.

Bölgede çok şiddetli çatışmaların yaşanacağına dair sinyaller artık alarma dönüştü.

Türkiye de bu alev çemberinin tam ortasında.

İşte böyle bir sıkışmış süreçte “MİT’e çalışan eleman” olduğu mahkeme kayıtlarına geçmiş bir kişinin MİT tarafından Türkiye’ye getirilip “Reyhanlı emrini Suriye istihbaratı verdi” diye görüntülü servis yapmak ancak yeni bir pazarlığın ve kanlı bir sürecin başlama vuruşu olabilir ancak.

Bu sürecin arkasından Suriye ile “Kürt pazarlığı” ya da “Kürt savaşı” çıkarsa hiç şaşırmamak gerekir.

O yüzden bu Reyhanlı işinin arkasında kocaman bir “MİT yeniği” var!

Artı Haber

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

17 − fourteen =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla