Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

SESSİZ KALAN ORTAKSA


Soykırım nedir?
Bir hak mıdır, suç mudur ve suç ise bu suçun engellenmesi mümkün müdür?
Sömürgeci devletlerin biz Kurdlere karşı uyguladıkları asimilasyoncu eritme ve yok etme faaliyetleri soykırım kapsamına girer mi?
Son olarak soykırım nasıl uygulanıyor?

Bu soruların yanıtı aslında Birleşmiş Milletlerin Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinin ortaya koyduğu tanımda mevcuttur. 
Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesinin
2. maddesi soykırımı “ulusal, etnik, ırksal ve dinsel bir grubun bütününün ya da bir bölümünün yok edilmesi niyetiyle girişilen şu hareketlerden herhangi biridir: grubun üyelerinin öldürülmesi; grubun üyelerine ciddi bedensel ya da zihinsel hasar verilmesi; grubun yaşam koşullarının bunun grubun bütününe ya da bir kısmına getireceği fiziksel yıkım hesaplanarak kasti olarak bozulması; grup içinde doğumları engelleyecek yöntemlerin uygulanması; [ve] çocukların zorla bir gruptan alınıp bir diğerine verilmesi.”
şeklinde tanımlamaktadır.
(Wikipedia)

Başta TC devleti gelmek üzere Kurdistan’ı sömürge olarak denetimlerinde tutan Irak, İran ve Suriye  yukarıdaki tanımlamada geçen fiilleri hem geçmişte hem de günümüzde ifa etmektedirler.

Biz Kurdlerin yaşadıkları alanlardan sürülmeleri, ana dilimizin yasaklanması, hem fiziksel ham zihinsel (kendini inkara zorlama gibi) yıkımlar; doğum ve nüfusumuza müdahale, çocuklarımızın ailelerinden alınıp TC subaylarına verilmesi bütünüyle soykırım tanımlarına bire bir uygun faaliyetlerdir.

TC devleti, uzun zamandan beri, bir yandan coğrafyamızı bombalayıp mera, il ve kasabaları yıkarak yaşam alanlarımızı bozuyor, bir yandan da yaşam koşullarımızı bozup yerleşik alanlarımızı terke zorlayarak, fiziki varlığımızı ortadan kaldırma hesabı ile uygulamalar yapmaktadır.
Batı ülkeleri, bu soykırım uygulamalarına pasif destekleriyle (sessiz kalarak) ortak olmaktadırlar.

Devletlerin çıkar ilişkileri nedeniyle sesiz kalmaları düşünülebilir. Ancak medeni insan düşüncesinde soykırım insanlığa karşı işlenmiş suçların en ağırı olarak görülmüştür. Doğal olarak soykırımın önlenmemesi, cezalandırılmaması veya sessiz kalınması insanlık suçu olarak kabul görür olmuştur. Soykırıma sessiz kalmak, insanlık suçuna ortak olmayı getirir ki, bu durum, devletlerin çıkarları için olayı görmezden gelmelerini masum kılmamaktadır.

Kurd soykırımlarına karşı benzer tavrı sergileyen BM, AHİM, Dünya Basını ve İnsan Hakları gibi kurumlar da bu suça ortak olmaktadırlar.
Referandum sonrası Kurdistan’a yönelik saldırıda sergilenen sessizlik suç ortaklığının göstergesidir.
Mesela Batı basını, demokrasi güçleri, Kurdistan için bir Vietnam tepkisi neden ortaya koyamamışlardır?

Sömürgeci devletlerin kurbanı durumundaki Kurdistan halkının geleceklerini belirleme ve devletleşme hakkına engel olmak, soykırım suçunun daimi ortağı olmaktır.

Bir Kurd olarak, ABD ve AB ülkeleri başta gelmek üzere BM ve dünya insanlığını Kurd soykırımına verdikleri desteği kesmeye; aksine, özgür bir devlet olmamız için çaba göstermeye davet ediyorum.

Yorum Yazın

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

eighteen − 17 =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla