Vengma, hiç bir partinin borazanı değildir. Hiç bir partinin düşmanı da değidir. Kürt partilerinin doğru politikalarını destekler, yanlış politikalarını eleştirerek yol göstermeye çalışır.

Qopo Öldürüldü

 

2015 yılı yaz tatilinde köyümdeydim. Otuzsekizde takriben 17-18 yaşlarında olan ve şimdi yatalak ve ciddi hafıza kaybına uğramış olan Yusuf Amca’yı ( Wusıvé Hemedî) ziyaret etmiştim. Yusuf Amca artık kimseyi tanımıyor. Ama zaman zaman geçmişe dair gelgitli anılarını anlatıyor.Yanında bir kaç dakika oturmuştum ki birden yerinden doğrularak :

‘Qopo çok vicdanlı bir adamdı‘ dedi. Ben de: Neden? diye sorunca ‚‘‘ Biz aşiret olarak 38 de Aliboğaz‘daydık. Qopo birden herkese seslenerek ‚‘‘ Esir aldığınız askerleri asla öldürmeyeceksiniz. Sadece silahlarını alıp serbest bırakacaksınız diye emir verdi‘‘.

Qopo sadece bir direnişçi değil aynı zamanda dürüstlüğü , vicdanlı oluşu ile de anılan bir Dersim sefkanıydı. Aşiret geleneğinde bilinir, mertlikle namertlik herdaim kapıkomşudur. Ama sözkonusu Qopo olunca onun siciline namertlik asla yazılmamıştır.

Onunla ilgili kitaplar yazıldı. O, destanlaştırıldı. ( 2). Ben ise onun aziz hatırasını yad etmek için , Qopo’lar unutulmasınlar diye O‘na dair bir kaç deginide bulunacağım.
‘‘ Torné Memé Bali namıyla ünlenen Reskanlı Usıv Ağa…. Qopo, bir de Koçgirili Qımıl Ajiz yanyana geldiğinde hiç bir güç onları durduramazdı‘‘ ( Kazım Güder, Tertele Cemal Taş sa. 39).

Peki hiç bir gücün durduramadığı bu Dersim sefkanlarına ne oldu?

Qımıl Aziz 1926 da Devletin Qocan aşiretine yönelik askeri seferinde cephede savaşırken düsman kurşunuyla değil, bir aşiretin keskin bir nişancısının kurşunuyla öldürülmüştü. Wusıvé Memé Balî 1938 Haziranında Amutka Karakoluna saldırıdan sonra aşiretin savaştığı cephede gene bir aşiret kurşunuyla öldürülmüştü. Kanlı 1938 de bile aşiretlerin birbirleriyle hesaplaşmaya devam ediyordu. Qopo’nun akıbeti de farklı olmadı. Qopo 77 yıl önce bu gün(lerde) (1) öldürüldü.
Qocan aşireti 1937 yi Êsker ama Sey Rızayî ser‘‘olarak tarif eder. Yani Sey Rıza’ya askeri sefer düzenlendi‘ demek oluyor. Bu askerin de şimdiye kadar ki Dersim seferleri gibi gelip geçici olacağını düşünüyorlardı. Anlatımlar o doğrultudaydı. Vurdumduymazlıkla yoğrulu bu hesap hatası, 1926 daki devlet ve kimi aşiretler işbirliğiyle kendilerine yönelik ortak seferin acı hatırlarıyla birleşince,1937 de evde oturmayı tercih ettiler. Aşireti bir kaç kez ziyaret eden general Alpdoğan’ın Sey Rıza’yı kastederek ‚‘‘ Sakın Sakallı’ya uymayın, o bir eline gaz bidonu almış, bir elinde de kibrit var, Dersim’i yakacak öyle edin ki siz de yanmayın‘ şekilndeki telkin ve tehditlerinin de rolu olmuştu bu sukünetlerinde.

General 1936 da Qopo’yu Çemişgezek’e davet ederek , Qopo’nun adeta ‘‘ bak seni affediyorum‘ dercesine , gözleri önünde kendisi hakkında tutulmuş bir torba evrağı yaktıktan sonra, üç şart ileri sürmüştü.
İlk olarak; ‘‘Türkiye’de askerlik bilmem kaç sene size şimdilik altı ay askerlik öngörüyorum. Askerliği kabul edeceksiniz‘. Qopo evet demişti.
İkinci olarak; ‘‘Sizi üç yıl vergiden muaf tutuyorum üç yıl sonra vergi ödeyeceksiniz.‘‘ Qopo buna da ‘‘evet‘‘ demişti. Tabii ki bu ‘evet‘‘lerin yerini ne ölçüde bulacağını kimse bilemezdi. Paşa bizi kandırıyor, biz Paşayı‘ sözü boşuna söylenmemişti!
Üçüncü olarak ; ‘‘ Qoçgirili Alişer’i bize teslim edeceksiniz‘‘ demişti. Hımm! Galiba Qopo işin ciddiyetini, şakaya gelir yanın olmadığını farketmişti. Qopo Paşa‘nın gözlerine bakmış ‘‘ Paşa bizden bunu isteme, bunu yapamayız‘‘ demiş masadan kalkmıştı. (3).

Alpdoğan akabinde Qopo’yu Elazığ’a da davet ederek özellikle istasyonda trenden inen askeri birlikleri göstertmeyi ihmal etmemişti.

İşte Qopo böyle bir baht insanıydı. Onun kitabında bedbahtlık olmadığı için 1940 yılında kivrasının kendisini devlete para karşılığında satacak kadar bedbahtlık yapacağına asla ihtimal vermemişti. 16 yaşındaki yegeni Hüseyin’in kivrası konusundaki uyarısına bile öfke duymuştu. Hani şimdilerde ‚‘‘Rıza şehrine tahammül etmediler‘‘ deniyor ya, aslında kimsenin kimseye rızalığı kalmamıştı. Bizimkisi sadece resmi tarih ve geçmiş inşaşı.

1937 de evinde oturan aşiret , 1938de direniş kararı aldı. 1938 kışı kardeşleri Kalanların 20 askeri öldürmesi, onları da evde oturtamazdı. Aşiret cıvar aşiretleri de direnişe katmak için harekete geçmiş ama başarılı olamamıştı. Neticede kendi bölgesindeki Amutka karakoluna saldırdıktan ve aşiretin Hozatla sınırı olan müdafaya elverişsiz Zeyneptepe de askeri durdurmaya çalışmıştı. Hava gücü destekli düzenli orduya karşı mevzi savaşının mümkün olmadığını kendi pratiğiyle görmesine iki üç gün yetmişti. Havadan bombardımandan sonra devlet kaynaklarının ifadesiyle ‚‘‘ çok siddetli mukavemetten sonra‘ Amutka‘ya girilmişti. Olayın ikinci veya üçüncü günü Wusivé Memé Balî bir ihanet kurşunuyla vurulmuştu. Qopo’nun ağladığı andı o an. Bu bedbahtlık Qopo’nun bilgisi dışında yapılmıştı. Aşiret Aliboğaz’a çekilmiş artık direnmek yerine korunma önplandadır. Aliboğaz’a kaçanlar arasında Qerabal aşiretinden de insanlar gelmiş baxt arıyorlar. Direnmeye katılmadıkları için kendilerine kızgın olanlar onları tekinsiz yerlere dağıtmak ister Qopo ‘hayır‘ der, böyle bir ayrımcılığa karşı çıkar.

Derken kırımdan sonra çıkan af ve sürgün kararı. Aşiret reisleri İdare İbrahim Ağa’nın çocukları 1938 kışı kar yanmasından dolayı 1939 başlarında teslim olmaya mecbur olurlar. Qopo ise daha kararsızdır . Aşiretten teslim olmayan ( benim bildiğim) Qopo ve bizim ailemiz kalıyor. Amcam Bego ‘‘ez tobekaro/ben tövbeliyim teslim olmam‘‘ der başka bir şey demez. Netice de takriben 1939 nisan ya da mayıs ayında kuşatılır , öldürülenlerden amcam Bego da Qopo gibi kısa boylu olduğu için Qopo olabilir düşüncesiyle amcamın başını keser Amutka karakolu’na kadar babama taşıtırlar.

Kısa bir süre sonra aracılar vasıtasıyla ve sürgün şartıyla Qopo’da Ovacık askerine teslim olur. Qopo adeta askeri törenle karşılanır. Karakola gelip sihahını türk subayına uzattığında , türk subayı ‚‘‘ Hüseyin Ağa ( Qopo’nun asıl adı Hüseyin’dir) senin silahın burada alınmaz‘‘ diyerek içeri götürür ve orada silahını alır. (Tabii ki başka anlatımlar da var)

Devlet aracılarının kendisine sürgün sözü vermesiyle 1939 da (muhtemelen bu vakitlerde) teslim olan Qopo, kendisine önerilen ‚ ‚Kayseri ve batısı nereyi istersen yerleşebilirsin‘ önerisini değerlendirdi ve Dersim’e en yakın olan Kayseri Develi’yi seçti. Qopo’nun önce Ege’ye gidip orada bazi aşiret ileri gelenleriyle geri dönüş planları yaptığı şeklindeki anlatılar da var. (Emniyet komiseri Mustafa Yeşilova’nın yazdığı Qopo kitabi bu refakatla ilgili olmalı. Kitabı bulup okuyamadım).

Qopo için artık sürgün hayatı başlamıştır. Ama onun Dersim sevdası bitmez. Kaçmaya karar verir ve yedi nüfüsla ( kendisi, eşi, yeğeni, oğlu ve üç kızı) meşakkatli ve tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Henüz küçük yaşta olan çocuklarını böyle bir tehlikeli yolculuğa atması bile kendi toprakları ve sürgünün onun için ne anlama geldiğini gösterir. Kayseri/Develi’den Sivas Kangal, Divriği derken Dersim Ovacık’a varır.

Pezgewran aşiretinden Kamura’ya misafir olur. Pezgewran aşireti ile biz Qocanlıların arası iyi olmadığı halde Kamura, Qopo’yu bağrına basar ona erzak ve silah tedarik eder. O dönemde bu tür yardım ve yataklık yapmanın cezası anında infazdır.

Qopo , Kamura’nın sağladığı tedarikten sonra Aliboğaz’da mağaraya yerleşir. Kendisine yardım edenlerden biri de kaldığı mağaradan bir kaç kilometre batıda Koçoğlulu Memedé Cıboğlu’dur. Baxtiyar kökenli olan bu baxt insanı da ölümü göze alarak Qopo’ya yardımını esirgemez.

Devlette Qopo’nın firarını bildirmiş ve tedbirini almıştır .
Xebere , Qopi ra ver reste welati
Anqara ra şifre rusnai Xarpéti
Vake, nafa Qopo bıkışiyo
Hata ke azé Qocu weso
Adıré Dérsımi veseno..
(Sait Çiya, Destané Qopo Useni)

Qopo öldürülmeden önce kendisine yardım ve yataklık eden Kamura öldürülür. Qopo gelirken İliç civarında iki tanede palanlı katıra el koyar ve onlar Kamura’nın evinde bulunur. Kamura’nın infazı için bunlar yeterli delildir.

Qopo’nun güvendiği kivrası devreye sokulmuş ve Qopo ölüm çemberine alınmış, tuzağa düşürülmüştür. Yerleri kivrası tarafından para karşılığında ihbar edilen Qopo, üç kız çoçuğu ve eşiyle beraber öldürülür. Kendisi aslında çemberin dışında kalmayı başarmış fakat üç çocuk yaşta kızının kanlı bedenlerini gören anne Qopo’ya doğru kaçmak yerine çocuklarına , dolayısıyla askerin geldiği yöne doğru yönelir. Ve Qopo da çaresiz kalarak ölüm istikametine doğru yönelir ve vurulur. Son mermisine kadar direnen 16 yaşındaki yegeni Hüseyin , Qopo’nun biricik oğlu Zabit ile beraber general Alpdoğan’nın isteği üzerine olay mahallinde öldürülmeyip sağ ele geçirilir. Hüseyin , Çemişgezek’e getirildikten sonra amcasını gömmek üzere izin istemiş ve bu izin ‚uygun‘ bulunmuştu. Amcasını gömmek için asker refakatınde yola çıkarılan Hüseyin, ölüm yolculuğuna çıkmıştı meğer ki. O da yolda kurşuna dizilir. Olayın geriye kalan tek görgü tanığı Qopo’nun sağ kurtulan oğlu Zabit’tir.

Qop kişiya , adıré Dersımî déwnakerd.

*

(1). Öldürülüş tarihi konusunda benim aile hikayemizle iligili yazımda yaptığı Dr. Mehmet Yıldırım (Gömemişli Memed) ıin verdiği bilgi şöyle’’ Qopo Hüseyin 30 Mayıs 1940 tarihli rapora göre öldürülmüş. Muhtemelen ondan bir kaç gün öncedir. Arşiv belgesi var.‘‘ Ben de Dr. Yıldırım’ın bu bilgisini veri alıyorum.
(2). Kitap olarak Cafer Demir’in Qopo’nun Çilesi romanı, Celal Yıldız’ın Dersim Dile Geldi‘ anı-roman çalışması.
Sait Çiya’nın ‘‘Destané Qopo Useni‘‘ /Qopo’nun destanı , Kırmancca/Zazaca yazılmış şaheser niteliğinde bir eserdir.
(3). Qopo ile ilgili bu anlatılar köylümüz Şahin Demir’e dayanıyor. Şahin amca 38 de henüz 12 yaşında ama sonraki yıllarda aşiret reisi Seyithan Ağa ile samimiyetinden dolayı anlatımlarının çoğu Seyithan Ağa’ya dayanıyor.

Cesim Kaya, 29.05. 2017

E-posta hesabınızı yayınlanmıyoruz

fifteen − thirteen =

Kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerezler kullanıyoruz. Sorun yok, rahat olun. Size özel herhangi bir bilgiyi yayınlamıyor ya da paylaşmıyoruz. Anladım, sorun yok Daha Fazla